Serê na dinade theyr u thur zonê xo de waneno. Qılancıke qiştnena, hes lımeno, kutık laweno, verg zurreno, ga qorreno, bıze qırrena, phepug waneno. Vas hencê xo sere rewino. Kam ke aslê xo inkar keno, wele erzeno rêça xo sono.
   
  SIMA XÊR AMÊ! DERSİM ZAZA PLATFORMUNA HOŞ GELDİNİZ!
  PLATFORUM (şifreli)
 
=> Daha kayıt olmadın mı?

******** SIMA XÊR AMÊ KURŞİYE WERENAYİŞİ ******** ***** DERSİM ZAZA PLATFORMUNA HOŞ GELDİNİZ *****

PLATFORUM (şifreli) - Hakkı Çimen'in Yazıları: KENDİKENDİMİZİ VURMAK ÜZERİNE

Burdasın:
PLATFORUM (şifreli) => DERSİM ve DERSİM SOYKIRIMI => Hakkı Çimen'in Yazıları: KENDİKENDİMİZİ VURMAK ÜZERİNE

<-Geri

 1 

Devam->


Hakkı Çimen (Ziyaretçi)
28.06.2009 15:54 (UTC)[alıntı yap]



KENDİ KENDİMİZİ VURMAK ÜZERİNE

Hakkı Çimen

Her bir cografyanin, bir adi, bazen de birçok adi olabilir. Dogal felaketler ve savaslar sonucu bazi halklar yerlerini yurtlarini terkemek zorunda kalmistir. Terkedenlerin yerine zamanla baska halklar gelip yerlesmistir. Yerlesenler çoğunlukla eski adi kullanmakla birlikte, yeni vatanlarina, kendi dili ve kültürlerine göre yeni adlar vermislerdir. Bu sekilde sözkonusu cografyanin birden çok adi meydana gelmistir.

Hangi nedenle olursa olsun, vatanini terkeden ya da tarihten silinen halklarin, daha önce yasadiklara cografyaya verdikleri adlar çogunlukla kaybolmamistir. Bu adlar da, degisikligie ugramis olsalar dahi kullanila gelmistir. Bu nedenledir ki Dêsim gibi bircok cografyanin birden fazla adi vardir.

Her halk kendi tarihine ve etnografik arka planina göre yasadigi cografyayi adlandirir. Dêsim cografyasinda 1915´e kadar Ermeniler de yasamistir. Ermeni Soykirimindan sonra, alevileserek bölgede hayatta kalabilen birçok Ermeni vardir. Bu Ermeniler, Ermeni dil ve kültürüne bagli kalarak bölgeyi kendi dillerine göre adlandirmaya bugün de devam ediyorlar. Bus on derece normaldir. „Der“ kelimesi, Ermenice´de önemli bir vasifa sahiptir. Bugün kü Tercan ilçesinin adi, “Der Jan“ adindan kalma. Der Hagop, Der Kerop, Rupen Der Minasyan, Der Tatos Cesmesi, Der Totigyan Okulu, Der Karekin ( bak. Antranik Pasa, Antranik Celebyan, Peri yay. S. 66, 84, 104, 110, 113, 118 ) gibi adlardan anladigim kadariyla „Der“ kelimesi Ermenice´de “aziz“, “hazret“ kelimelerinin karsiligidir. Kutsanmis kisi ve yerler için kullanilmaktadir.

Osmanli, bölgeyi ve bölgede yasayan halklarin (Ermeni ve Zaza) kontrolünü, Osmanli-Kürt Ittifaki çerçevesinde 1514´ten sonra Kurmanc derebeylerine birakmistir. Bu kontrol karsiliginda Kurmanc derebeyler, Osmanli´ya asker ve vergi vermis, karsiliginda Ermeni, Zaza, Yezidi, Asuri gibi halklar üzerinde üstünlük hakkina sahip olmustur. Hamidiye Alaylari da bu çerçevede Osmanli´ya hizmet etmistir. 1514´ten bu yana Osmanli´nin, Dêsim´e yaptigi tüm askeri seferlerinin, lojistik altyapisini Kurmanc kökenli asker ve milisler saglamistir. Bu nedenledir ki, Osmanli kaynaklari, bugünkü Kurmanc milliyetçileri gibi bu bölgeyi „Dersim“ olarak adlandirmistir.

Veteriner Nuri,“Der“ ve “sim“ kelimeleriyle oynayarak, Ermenice´deki “Der“ kelimesini, Kurmanci´deki benzerlikle kötüye kullanarak kapi ve Kurmanci´de gümüs kelimesinin karsiligi olan “sim“ kelimesiyle iliskiye sokarak, “kapi“ ve “gümüs“ kelimelerini üretmis. Kurmanci´yi ya hiç ya da gramatigini anlayabilecek güçte olmayan Vet. Nuri, bölgeye “Simder“ demesi gerekirken, orijinal “Dêsim“ kelimesini ve bunun ardindaki kimligi bosa çikarmak için “Dersim“ lestirerek Kurmanc milliyetçiligi ve sovenistligi için basarili bir is yapmis denilebilir. Ne var ki bu bir kelime oyunu oldugundan son derece hayalidir. Hayali oldugu icin uzun ömürlü degildir.

Dogu Perinçek ve benzerlerine arkadas iken, Dêsim´de maoculukla Türk asimilasiyonunu yayarken iskenceyle öldürülen I.Kaypakkaya, özellikle cahil alevi Zaza kitlelerin gözünde Kerbela´da sehit edilen Hz. Hüseyin´nin mertebesine yükseltildi. Bu dönemin Türk okullarina devam eden Zaza gencligi, kendisinden bir önceki kusakla baglarini kopardi; anne ve babalarini hor görerek onlara yabancilasti. Iste en çok bu kusak, kürtçü ve solcularin kullandiklari “Dersim“ adlandirmasini ogün bugündür dillerinden düsürmüyor.

Oysa alevi Zaza yasli kesimi, bu cografyaya asla “Dersim“ demez. Yaslilarimiz, vatanlarina, çok net bir sekilde “Dêsim“, “Gola Dêsim´i“, “Koê Dêsim´i“; vatandaslarina da “Dêsmiz“ der. Orjinal Zaza adlandirmasi “Dêsim“ dir. Çünkü bilim dünyasi, Zaza halkinin, Deylam´dan Anatoliya´ya geldigini ve bu sekilde “Dêsim“ adlandirmasinin etnografik arkasinin “Deylam“ ile iliskili olduguna hemfikirdir. Yani “Dêsim“ adi, Hazar Denizi´nin güneyindeki “Deylam“dan türetilmistir (bak. Adrianik, Minorsky, O.Mann ve K. Hadank, Selcan, Gippert).

Son 30 yilda birçok Zaza, Tütk devletine antipati ve tepkisini göstermek üzere solculuk ve kürtçülük yapti. Farkina varan olduysa da, is isten geçmisti. Bunlarin cogu yabancilarin amaçlarinin kurbani oldu. Bunlardan günümüzde hayatta kalan Zazalar, çok yillar sonra Türk-Kurmanc terörü ve asimilasiyonunun farkina varmis olmalarina ragmen, bugün konusurken, yazip çizerken, sanat yaparken, Zazaca´daki orjinal “Dêsim“ adlandirmasini kullanmiyorlar. Bu kusakta, hersey açik seçik olmasina ragmen her nedense Zazaca´ya dönüse yönelik bir rönesanstan eser yok.

Zaza olduklarini söyleyenler dahi, “Dersim“ kelimesini kullanarak mevcut asimilasiyona destek olmaya devam ediyorlar.
Kavramlar, adlar, yanlis kullanilirsa, tehlikeli günlük agiz propagandasina dönüsebilirler. Zamanla yanlis olduklari halde dogrunun yani orjinalin yerine tek gerçekmis gibi oturabilirler. “Kirmanc“ ve “Kirmanciki“ kelimelerinin de Dêsim´e bu sekilde girmis olma ihtimali büyüktür.

„Zazaca´yi seviyorum.“, „Zazaca´yi kurtaralim.“, „Ben Zazayim.“ demek yetmez. Konusmalarimizdaki kelime ve kavramlari dogru kullanabiliyor muyuz? „Zazayim.“ ya da “Zazaca´yi seviyorum.“ diyen herkesin kendisini bu konuda kontrol etmesi, denetlemesi gerekmez mi?

Çok çesitli silahlar vardir. Görünen (somut) silahlar ve görünmeyen (soyut) silahlar. Bazi güçler, sinsice bazi silahlari elimize vermisler. Bu silahlarla hergün kendikendimizi vurmuyor muyuz?

http://www.forum-prinz.com/cgi-bin/forum.cgi?forum_name=1484&message_number=86&pid=LDY7/ulAZyI8M




Z.Dersim
(şimdiye kadar 148 posta)
31.08.2009 21:57 (UTC)[alıntı yap]



ROPÖRTAJ

MILAN (Mili) ASIRETI VE KURMANCI DILININ DÊSIM´DE YAYILMASI ÜZERINE



Bu ropörtaj 23 Agustos 2008 yilinda Gazik´te yapildi.

Konusmaya katilanlar: Kenan Anlas, Hasan Sönmez, Mehmet Karer, Hakki Çimen

M. K. Kendinizi tanitir misiniz?

K. A.: Kenan Anlas, Pertek´in Çakirbahçe (Coravan) Köyündenim. Pertek´in Milan (Savak)
asiretindenim. Asiretimiz, Urfa´nin Viransehir Bölgesinden, o dönemin Osmanli politikasi
sonucu çikarilarak buraya (Dêsim) yerlestiriliyor. Osmanli orada güçlü bir asiret birakmak
istemiyor. O dönemde orada, disaridan gelen veya yerlesik asiretler bizim asiretimiz üzerinde
baski kurmak istiyor. Asitretin basinda o zamanlar Milili Ibrahim Pasa var. Ben tarih
kitaplarindan ve arastirmalarimdan ögrendigim kadariyla Milili Ibrahim Pasa, 1800´lü yillarda
bizim asiretimize ve bölgeye hüküm etmis.

O dönemde basimizda bulunan Milili Ibrahim Pasa, bölgedeki Yezidileri orada yerlesik Kürt
asiretilerine karsi kiskirtiyor. Yani bir kargasa yaratiyor. Birbirine vurdurtuyor. Osmanli bu
kargasayi durdurmak için oraya bir askeri birlik gönderemiyor, müdahale etmiyor. Osmanli,
„Kargasayi bitirin!“ diye bizim asirete yetki veriyor. Bu sekilde bizim asiret, hem Yezidileri ve
hem de diger Kürtleri kiriyor. Bizim asiret silahli. Yerlesik diger asiretler kirilip büyük kayiba
ugrayinca, bölgede en önemli güç olarak bizim asiretimiz kaliyor. Osmanli bundan da tedirgin
oluyor. Bölgede güçlü bir asiretin kalmasini istemiyor. Bu nedenle 1000 haneyi ayiriyor.
Bunlari Erzurum, Erzincan, Harput ve Dersim (Dêsim) yerlestiriyor. Osmanli, Dêsim´de Pertek
ve Hozat´in bazi bölgelerini bizim asirete tahsis ediyor. Bizim asiret bu sekilde Pertek ve
Hozat arasindaki bölgeye yerlesiyor. Yaslilarimiz bir kolumuzun Erzincan´da oldugunu
biliyordu. Erzincan´a yerlestirilen Milan Asireti köylüleriyle, iliskimiz, yani köken bagimiz
kuruldu.

H. Ç.: Pertek´le Hozat arasindaki Milan Asireti köylerinin adlarini söyleyebilir misin?

K. A.: Zeve, Sultan Hidir. Bu köyler de hayvancilikla geçiniyorlar. Bizim asiretin arazisinden
geçmek zorundalar. Bu nedenle bize bagimlilar. Bir üstümüzde yerlesik bir Türk köyü var.
Selçuklu Döneminde buraya yerlesen, kalesi olan bir Türk köyü. Bu köy de bizim tarafimizdan
sikistiriliyor. Çünkü bizim arazimiz bu köyün çevresini firdolayi kapatiyor. O köy de disari
çikmak için bizim arazimizden geçmek zorunda. Bizim asirete bagimli.

H. Ç.: Bu köy Sari Saltikli mi?

K. A.: Hayir, Sagman Türk köyü. Kendilerini Sari Saltikli görmüyor. Türkçe konusuyorlar.
Islami Sunni geleneklerini eskisi gibi sürdürüyorlar. Camileri var. Kesinlikle bu konularda taviz


vermemisler. „Biz, Türkler Anatoliya´ya yerlestikleri zaman buraya yerlesen en eski
Türklerdeniz.“ diyorlar. Sagman Türk köyü de, cografi sartlar geregi sehre ulasmak isin bizim
arazimizden geçmek zorunda kaldigindan, bizim asirete bagimli. Bu nedenledir ki bizimle
kirvelik kurumuna girmek zorunda kalmis. Gene bir üstümüzde birkaç tane daha dedelik
yapan ocak sahibi köy var. Ostan diyorlar. Simdi onlar dedelik (ocakzade) sifatini
kaybetmisler. Kendilerini Pilvenk Asiretine baglamaya çalisiyorlar. Aslinda bunlar baska bir
asiret. Bizim asiretin arazisi, bu asiretin de etrafini çevirmis durumda. Bu asiretin Dêsim´deki
diger ocakzadelerle, yani dede ve pirlerlerle iliskisini bizim asiret kontrol ediyor. Ostanlilar
diger bölgelere geçmek istreken bizim arazimizden geçmek zorunda kaliyor. Bazi köylerin pir
ve dede takimiyla iliskisini biz kesiyoruz. Iliskileri bozuyoruz. Bu sekilde Pertek Bölgesindeki
sosyal düzeni bizim asiret kendi lehine bozuyor. Ama zamanla karsilikli etkilesme sonunda biz
alevilesmisiz. Bölgeyi kontrol ettigimiz için, bu bölgeye kendi dilimizi (Kurmanci) yaymisiz.
Bizim asiretin ilk yerlestigi yer Hozat bölgesi. Ilk kurulan köy Rosek köyü. Ardiç agaçlari
getirilerek orada evler yapilmis. Pertek´teki Pilvenkliler Iç Dêsim´den geliyorlar. Buranin
yerlesik halkindandir. Zazadirlar. Yukari Pilvenk Zazaca, ama Pertek´teki Pilvenkliler
Kurmanci konusuyorlar. Bugün Pertek´teki Pilvenklilerin Kurmanci konusmasinin nedeni
bizim asiretle iliskiye geçmeleri sonucu olmus. Yani biz onlari asimile etmisiz.

H. Ç.: Pertek´in Kuzeydogusundaki Yukari Pilvenk Zazaca konusuyor. Ancak sizin asiretin
sinirlarina yakin olan Asagi Pilvenk Kurmanci konusuyor. Yani günümüzde Pertek´te Kurmanci
konusan Pilvenklilerin dili önceleri Zazaca miymis?

K. A.: Evet Zazaca´ymis. Bizim etkimizde kalarak Zazaca´yi birakip Kurmanci konusmaya
baslamislar. Evet bizim asirete komsu olan Asagi Pilvenk, yani Pertek´teki Pilvenkliler
tamamen Kurmanci konusuyor. Bu Zazalar asimile olup Kurmanci konusuyorlar.

H. Ç.: Sizin asiret alevilesmeden önce hangi inanca tabiiymis?

K. A.: Bizde caminin kalintisi var. Dedelerimizden biri Hacca gidip gelmis. Camiyi onarmis.
Evet, kesinlikle camiye gidiyormus dedelerimiz. Pertek´teki Sunni yaslilar anlatiyor, diyorlar
ki; „ Sizin Coravan´dan eskiden 40 atli her zaman Cuma Namazina gelip giderdi.“ Babamlar
bile bayramlarda Cuma namazina gidip geliyorlarmis. Belki sürekli gitmemisler ama 1960´lara
kadar arada sirada camiye gitmisler. Son nesil terk etmis. Sordugumuzda, „Iste, yoksulluktan
gidip gelemiyorduk.“ diyorlarsa da bence Alevi Kültürünün etkisi giderek agir basmis ve
alevilesmisler.

Sunnilikten Alevilige geçis üzerine yaslilar diyor ki; „Dersim´den dervisin biri gelip
Coravanlilari „Haq Yolu“na geçirmek istemis. Bir toplanti yapmislar. Bu toplantiya köylüler
önce katilmamis. Sonra dervis diyor ki, „Gelin, keramet gösterecem!“ Dervis asasiyla, bizim
köyün üstündeki Abdal Baba Dagi´ndan bir geyik çagirmis. Geyik sürüyü birakip köyün içine
gelmis. Geyigi kestirmis. Etini pisirtmis. Kafasini, ayaklarini, derisini bir kenara koydurtmus.
Köylüler yemegi (geyik etiyle yapilan) yedikten sonra pir, hayvanin kafasini ayaklarini
postunu ve kemiklerini bir araya toplayip asasiyla dokunmus. Geyik tekrardan canlanmis. Pir
(dervis) geyige; „Haydi, git!“ deyince geyik daga gitmis. Bizimkiler, pirin bu kerametini



gördükten sonra alevilesmisler. Pirin keramet gösterdigi yerin (ev) etrafini çevirmisler. Bugün
o yer kutsal kabul ediliyor. Bir zamanlar bu evde ibadet edilmis. Sonra köylünün biri keramet
gösterilen evin taslarini götürüp kendine yaptigi evin duvarlarinda kullanmis. O evin
duvarinda görmek mümkün. Çok düzgün (iyi yonutulmus) taslar. Bu kutsal yerin hemen biraz
yukarisinda yikilan caminin harabesi var.

H. Ç.: Dervisin (pir) keramet gösterdigi yerin adi ne?

K. A.: „Pagü Mal“ diyorlar. Yani „yikik ev“ anlamina geliyor. Ondan sonra köy alevilesiyor.
Dönüyor. Bu süreç içerisinde örngin Ovacik Yesilyazi´da Hacolar var. Bizim köyden gitmisler.
Elazig´da ve köylerinde bizim köyden gitme köylülerimiz var. Bunlarin hepsi Kurmanci
konusuyor. Alevilige dönme var. Zazaca´ya ya Zazaliga dönme olayi yok. Milanlilar
milliyetçidirler. Disariya göç etmis olan Milanlilar, Coravan´da oturmamalarina ragmen,
bugün kendilerini „Coravanli“ diye tanitiyorlar.

H. Ç.: Bazi Zaza asiretleri, dil bakimindan asimile oluyor. Örengin Xiran, Hizol, Asagi Pilvenk.
Ticaret, asimilasiyon isinin bir ayagi. Diger bir ayagi da kültür. Mesela Kurmanci müzigi,
özellikle 1938 Zaza Soykirimi´ndan sonraki Zaza Müzigine göre çok daha ritimli ve neseli.
Milan asiretine komsu olan Zaza asiretleri bu kültürden de etkilenmislerdir. Ancak bugün
Xiran, Hizol ve Pilvenk Asiretleri ve hatta bugün Karakoçan ve diger bölgelerde Kurmanci
konusan Alevilerin tümü, biz alevi Zazalar gibi; „Biz Horosan´dan gelmisiz.“ diyorlar. Kültürel
olarak, ruh hali olarak Alevi Zazalardan hiç bir farklari yok. Sence alevilesen Milan Asiretinin
“ruh hali“ ile Dêsim´de Kurmanci konusan diger Alevilerin ruh hali arasinda bir fark yok mu?

K. A.: Fark var. Çemisgezek ile Pertek arasinda kalan köyler var. Barat dedigimiz köyler.
Bunlar da bizimle bölgeye gelen Sunni Kürtler. Bu Kürtler hiç degismemis, asimile olmamis.
Yani alevilesmemis. Bugün de Sunni ve Kurmanci konusuyorlar. Dêsim bölgesinde
Çemisgezek, Pertek ve Mazgirt´in bir kesiminde Kurmanci konusuluyor. Diger bölgeler zaten
Zaza ve Zazaca konusuyor. Bu nehir kiyisindaki Kurmanclar zamanla hem ekonomik ve hem
de politik bir üstünlük olusturmus. Milan Asireti bir yandan tarim ve hayvancilik yaparak
ekonomik üstünlük kazanmis. Diger yandan da Iç Dersim´deki asiretler arasi kavgalara
girmemis. Çünkü arazisi bu tür kavgalara uygun degil. Eger Zazalarla kavgaya baslasaydi,
zaten kaybederdi. Bu sekilde yipranmamis ve zamanla hem psikolojik ve hem de politik
üstünlük kazanmis.

H. Ç.: Devletle iliskisi nasil?

K. A.: Milan Asireti Dêsim´e zaten silahli gelmis. Devletle arasi çok iyi. Zaten ötedenberi
devletin bu asirete verdigi bir destek var. Dêsim´in en iyi arazisini devlet bu asirete vermis.
Bu sekilde devletin de destegiyle psikolojik ve zamanla ekonomik ve politik bir üstünlük
saglamis kendisine.

H. Ç.: Milan Asireti´nin mutlaka kendi içinde sürtüsmesi, problemi olmustur, vardir. Disariya
karsi (geri kalan Dêsim´ê karsi) bu iç problemlerini birbirlerine karsi malzeme yapiyor mu
asiret?



K. A.: Asla. Disariya karsi asiret her zaman birlikte hareket etmistir. Bir vucut olmustur. Milan
asiretinin mintikasi disinda, Milanli kavgaya, tartismaya, sürtüsmeye girmez. Ama biri gelip
Milanli´nin arazisi içinde bir tasi kaldirsa, tüm Milanlilar birlik olusturarak kendilerini
savunurlar. Çünkü devletle bu konuda bir anlasmalari var. Devletin verdigi hakki kullanir.
Etrafi farkli dil ve kültürler tarafindan sarilmis. Onlara karsi kendisini (kimligini H.Ç.)
kaybetmemek için disariya karsi her zaman tek vucut davranmis. Su anda köyde birçok kisi
bibiriyle konusmuyor. Ama bir yayla için para toplama sözkonusu olunca, herkes üstüne
düseni yapiyor. Köy adina birseyler yapilacagi zaman köyün hepsi kenetleniyor. 1999´da
bizim köye yol geldiginde jandarma yüzbasisinin yaptigi bir açiklama var: „Dêsim´de birbirini
karakola gidip sikayet etmeyen, gammazlamayan tek köy burasidir. Ama bu gidisle bir yil
sonra burasi da karisir “ demisti. Hakikatten ondan sonra bizim köy de karisti.

H. Ç.: Önceleri Zaza olan ve Zazaca konusan ancak günümüzde Kurmanci konusan Xiran ve
Hizol Asiretleriyle sizin asiret arasindak iliski nasil?

K. A.: Çevre köyler sürekli arazi yüzünden Mazgirt´e (Sancak) mahkemeye gidip gelmisler.
Elimizde mesela 4. Mehmet´in emriyle verilen belgeler var. Elimizdeki belgelerin hemen
hepsi Arapça yaziyla yazilmiis ve çogu yipranmis durumda. Bu belgeler bugünkü yaziya
çevrilirse birçok gerçek çikar ortaya. Arkadasla köye gidince (Mehmet Karer´le K. A. köye
gideceklerdi, Mehmet´i göstererek) tüm belgeleri kendisine gösterebilirim. Mahkemenin
kadilarini kendi tarafina çekebilmek için mahkemeye gidip gelirken, Mazgirt´teki ileri
gelenlerle, nüfuz sahibi olanlarla iliskiler kurulmus ve bu iliskiler hep sicak tutulmus. Çünkü
isi, köyde kavgayla degil, Mazgirt´teki mahkemede çözmek vardi.

M. K.: Bu sözünü ettigin belgeler Latin harfleriyle Türkçê´ye çevrilmis mi?

K. A.: 4. Mehmet döneminde verilen belgelerin çogu tercüme edilmis. 1938´de bu belgeler
bir daha çevrilmis. Ama Yavuz S. Selim döneminde verilen bir belge var. Bu belgeyi bazi
köylüler çerçeveleyerek evlerine asmislar. Bu belge çevrilmemis.

H. Ç.: Daha önceleri Zaza olan ve Zazaca konusan ve ancak günümüzde Kurmanci (Kirdaski)
konusan Xiran ve Hizol Asiretleriyle Milan Asireti arasindaki ticari iliskileri irdeleyebilir misin?

K. A.: Savak Kültürü bizimle birlikte Dêsim´e gelmis. Sürü sahibi olmanin verdigi kültür.
Hayvan üretimini temel alan kültür bu. Bu kültür asiret yapisina damgasini vurmus. Iç
Dêsim´de Çemisgezek Baran Bölgesi ve bizim bölge Dêsim´deki hayvan üretimini bir monopol
gibi kendi elinde tutmus. Iç Dêsim üzerinde göreceli bir ekonomik üstünlük olusturmus. Bunu
yaparken kendi arazisi, hayvanlarini otlatmaya yetmemis. Bu nedenle dag köylerinde (Iç
Dêsim) otlak ve yayla aramis. Bizim köyler 1960´tan sonra Iç Dêsim´in yaylalarina çikmaya
baslamislar. Ama Baranlar daha önceleri Erzincan ve Erzurum yaylalarini bile kullanmislar.
Ikinci bir ekonomik faktör, örnegin bizim köy eskiden pamuk ve mercimek üretiyormus.
Pamuk o dönemde bugdaydan, gilgildan (dari), arpadan daha önemliymis. Bizim oralarin
arazisi, Dêsim´in diger bölgelerine göre tarima daha elverislidir. Bugdayin yanisira pamuk,
mercimek, gilgil, arpa üretip pazara sürmüsler.



H. Ç.: Pazar nerdeymis?

K. A.: Pertek, Mazgirt, Hozat, Çemisgezek´te pazara götürmüsler.

H. Ç.: Milan Asiretinin sanat ve zanaat becerileri hakkinda neler söyleyebilirsin? Özellikle
zanaat (demircilik, karasaban yapma v.b.) yapanlar, bu isi para getiren ticari bir faktöre
dönüstürebilmisler mi?

K. A.: Ben Coravan´nin anlamni arastirdim. Anlami, su kenari, suyun etrafi. Bazi kaynaklarda
su kanali kazicisinin yeri ve yurdu anlamina geliyor. “Cor“ su kanali kazicisi, su bulan, suyu
kanallarla kazarak aktaran anlamina geliyor. Bizim köyün, çevre köylere bu zanaatini para
karsiliginda götürmesi temelinde bir ticari iliski gelistimis olmasi mümkündür. Çünkü bu
köyün adinda su kazicisi veya kanal yapicisi zanaati anlami var.

Bir de bizim köyde otlardan ilaç yapma gelenegi var. Bu ilaç yapma gelenegi 1960´lara kadar
etkin bir sekilde sürmüs. Köydeki bir aileye gelip yaralarini sardirtan, bitkisel merhem veya
ilaç temin eden birçok insanin gelip gittigi biliniyor. Otlardan ilaç yaparak gebelik, dogum
yaptirma, çiban veya yaralari iyilestirebilen “kirsal tip bilimi“ yapilmis. Bunun da saglik
sektöründe ticari bir rol oynamis oldugunu söylememiz mümkündür.

H. Ç.: Iç Dêsim´de kisa bir süre önceye kadar özellikle katir en önemli tasima ve ulastirma
araci olarak kullaniliyordu. Ben Nazimiye, Pülümür, Ovacik, Tunceli merkez köylerinde katir
üreten bir aile tanimiyorum. Savaklilar koyunun yanisira katir da üretmisler mi? Katir ve katir
üretimi, Zazalarla Savaklilar arsinda nasil ticari bir iliski gelistirmis? Bu ticaretin Zazaca Dili ve
Kültürü üzerinde nasil bir etkisi olmus sence?

K. A.: Katir üretimi Savaklilarin (Milan) ayrilmaz bir parçasidir. Katir, bizim bölgede her ailenin
vazgeçilmez bir parçasidir. Katir üretimi biraz karmasiktir. Katirin babasi esek, anasi attir.
Bizim köylüler erkek esekle disi ati (kisrak) çiflestirerek katir üretiyorlar. 1994´te vefat eden
bir köylümüz erkek esek, beygir ve katiri igdis ediyordu. Ondan sonra bu isi yapan çapli bir
usta kalmadi.

H. Ç.: Pekiy, „Biz alevi Zazalar, Dêsim´de katiri hep Savaklilardan satin almisiz.“ diyebilir
miyiz?

K. A.: Diyebiliriz. Bizde at da var. Ama katirsiz bir yasam mümkün degildir. Olabilir ki, katir
bizimle birlikte Dêsim´e gelmis ve burada yayilmistir.

H. Ç.: Koyun ticareti, peynir ve yün ticareti hakkinda neler söyleyebilirsin?

K. A.: Biz Tunceli´nin birçok yaylasina gittik. Gittigimiz bölgelerde çok az koyun vardi. Geçen
sene ki sayima göre sadece bizim köyde 10.000 koyun vardi.

H. Ç.: Yani biz (Alevi Zaza) sizin bölgeden koyun ve dolayisiyla peynir ve yün de satin almisiz
diyebiliriz. Öyle mi?



K. A.: Evet öyle. Koyun da bizim yasamimizin, kültürümüzün ayrilmaz bir parçasidir. Iç Dêsim
hem koyun, hem de peynir ve diger ürünleri bizden satin almistir.

H. Ç.: Katir, koyun, peynir, yün, tahil, ilaç, zanaat ticareti esnasinda, Milanlilar (Savaklilar)
Kurmanci konusmustur. Bomosurlular (Seymomudu), Xiran ve Hizol köyleri zamanla Iç
Dêsim´le Savaklilar arasinda araci olmaya da baslamis. Bu sekilde Kurmanci, bölgede ticaret
dili olmus diyebilir miyiz? Örnegin eskiden Zazaca konusup, ama günümüzde Kurmanci
konusan bazi Bomosurlu, Xiran, Hizol Alevileri var. Bunlarin Zazaca´yi terkederek Kurmanci
konusmalari, yani dil bakimindan asimile olmalari bu ticaret sonucu olmus diyebilir miyiz?

K. A.: Kesinlikle. Yalniz ticaret degil. Dede talip iliskisi ve ibadet de önemli bir rol oynamistir.
Bize gelip giden Alevi Zaza dedeler zamanla Kurmanci (Kirdaski) ögrenmisler. Bizim köye
gelen dedeler (pir) Kurmanci konusuyor. Zamanla ibadeti de Zazaca degil, Kurmanci yapmaya
baslamislar. Bizim köyde hiç Zazaca bir cem baglanmamis. Dedeligin kültürü, dedelere verilen
çiralix, Haci Bektas´tan Osmanli Yenicerilerinin kazan kaldirmasina kadar gidiyor.

H. Ç.: Bizim rayverler Seymomudu´dan (Pamuklu) geliyorlar. Bomosurlu . Zazaca ve Kirdaski
(Kurmanci) konusuyorlar. Bavalarimiz da Pülümür ´ün Tosniye köyünden geliyorlar. Hem
rayver ve hem de bavalaraimiz Bomosurlu. Tosniye´den gelenler sadece Zazaca konusuyorlar.
Oysa Pamuklu´dan (Seymomudu) gelen rayverlerimiz hem Zazaca ve hem de Kirdaski
konusuyorlar. Biz katirlarimizi Rayver Usen´den satin alirdik. Ama onlar katir üretmiyordu.
Pir Usen´e bir defasinda söyle sormustum: „Siz bu katirlari nereden getirip bize
satiyorsunuz?“ O da, „Xiran´dan“ demisti. Xiran ve Hizol köyleri, Savaklilarla Nazimiye bölgesi
arsinda araci mi?

M. K.: Mazgirt tarafindaki Bomosurlular sadece Kirdaski konusuyorlar.

K. A.: Bizim köylerde hiç Zazaca cem baglanmamis, gülbank verilmemis. Xiran ve Hizol köyleri,
bizim bölgeyi Tunceli´ne açan araci bölgelerdir. Evet, Mazgirt Bölgesindeki Bomosurlu
dedeler, Xiran ve Hizol köyleri, Kurmanci dilinin yayilmasinda önemli rol oynamis, araci
olmuslardir. Mazgirt´in Xiran, Hizol bölgesi bize cografi olarak yakin. Mazgirt yaylalarina
eskiden gidip gelmis bizim asiret. Bizimle iliskileri eskiden baslamis. Dolayisiyla bugün Zazaca
konusan Iç Dêsim ile iliskilerimizde araci ve bazen de arabulucu olmuslar. Bizim
ürettiklerimizi Xiran ve Hizollular merkezi Dêsim´de pazarlayip satmislar. Biz dogrudan
merkezi Dêsim´e gitmemisiz. Dolayisiyla Xiran ve Hizollular bizimle ticaret yaparken Kurmanci
Dili de bu sekilde Mazgirt Bölgesinde yayilmis.

H. Ç.: Iç Dêsimlilerin (Alevi Zaza) 30 sene önceye kadar Savaklilara karsi belli bir antipatileri
vardi. Ama Xiranlilara karsi hiç bir antipatileri yoktu. Biliyoruz ki önyargilar yüzyillarca sürüp
gidebilir. Alevi Zazalarin, Kurmanc Milanlilara karsi antipatilerini, Milanlilarin geçmiste
Kurmanc ve Sunni olmalarinda arayabilir miyiz. Sen bu konuda ne düsünüyorsun?

K.A.: Evet. Bunun da süphesiz büyük etkisi vardir. Bölgede alevilesen ve alevilesmeyen Milan
Kültürü var. Alevilige dönmeyip Sunni kalan Milan (Savak) köyleri var. Bu sekilde Sunni



Kurmanclar, Alevi Zazalara karsi ve Alevi Zazalar da kürtlügünde (Kurmanc) ve sunniliginde
direnenlere karsi hep mesafeli davranmislardir.

H. Ç.: Pülümür´ün Hacili Köyü Pirsultanli. Sadece Türkçe konusan Hacililar hiç Zazaca
konusmaz. Ancak onlar da alevi Türk. Dêsim alevi Zazalari bunlara da mesafeli durur. Onlarla
da ortak bir ruh halimiz yok.

K. A.: Pertek´te de bunu görmek mümkün. Pertek´teki Pilvenklilerde de bu ruh halini görmek
mümkün.Pilvenkliler bizimle ayni ruh yapisina sahip degiller. Bunlarin hepsi siyasete de
yansiyor. Fikir ayriligi var. Tunceli merkezde solculuk agir basarken, Pertek´in Kurmanclari
kendilerini Kürt siyasetine yakin görüyor.

H. Ç.: Kurmes Köyü, Kurmes dernegi var. Kurmeslilerin Milanlilarla bir baglantisi var mi?

K. A.: Kurmeslilerin Milan (Savak) asiretiyle iliskisi yoktur. Kökenleri Iran. Kurmesliler de
Iran´dan gelen Kürtlerdir. Milan Asiretinden daha milliyetçilerdir. „Önce Kurmes sonra
Pertek, sonra Tunceli!“ diyorlar. Disariya son derece kapalidirlar.

H. Ç.: Kurmesliler, Alevi ve Kurmanci mi konusuyorlar? Kurmeslilerin geçmisi Sunni mi?

K. A.: Evet, Alevi ve Kurmanci konusuyorlar. Geçmisleri Sunni mi, bilmiyorum. Ama
Kurmeslilerin „Gelin Alayi“ dedikleri bir tas efsaneleri var. O efsanede namazdan da
bahsediliyor. Efsanede, gelin yüzünü seye(?) çevirerek, duaya namaza durmus. Tanriya, „Beni
burada tas yap!“ diye yalvarmis. Efsaneye göre gelin orada tas olmus. Asagi Kurmes´in
dedeleri Aguçanlidir. Asagi Kurmes ve Yukari Kurmes olmak üzere iki köydür. Yukari Kurmes
biraz daha farklidir. Bu iki köyün kültürü biribirinden farkliliklar gösteriyor. Kendi aralarinda
çeliskileri var. Yukari Kurmes Zaza kesime yakin. Hozat Zaza kültürüne yakin. Zazalarla
iliskileri daha fazla. Belki de kökenleri Zaza´dir, zamanla mecburiyetten Kurmanci
ögrenmislerdir. Çünkü Zazalarla karsilikli birbirlerine sempati duyuyorlar. Asagi Kurmes,
Yukari Kurmes´i asagiliyor, küçük görüyor.

H. Ç.: Sizce Desim´deki Kurmanc (Kürt) kökenlilerin nüfusu ne kadardir?

K. A.: Su anda Dersim´de „Kürt olmak“ moda olmus. Biz Dersim Kurmanclari birbirimizi biliriz.
Her kes, her kesi tanir. Dêrsim´de kafa sayimiz 4000 insani geçmez.

H.Ç.: Xiran ve Hizollular bu sayiya dahil mi?

K. A.: Hayir, bu sayiya Mazgirt (Xiran ve Hizol) dahil degildir. Çünkü onlar Zaza kökenlidir.

H. Ç.: Benim sorularim simdilik bu kadar. Tesekkür ederim. Mehmet Bey, senin sormak
istedigin birsey var mi?

M. K.: Hayir, tesekkür ederim.

K. A.: Ben de size tesekkür ederim.


Z.Dersim
(şimdiye kadar 148 posta)
09.09.2009 21:14 (UTC)[alıntı yap]




SEY QAJİ GELENEĞİ´NİN ŞİİRİ TARİHİMİZE IŞIK TUTUYOR


Hakkı Çimen


Daimi Cengiz’in derlediği taşlama türüne yakın olan bu kılam Almanya’da Ware Dergisinin 8. sayısında yayımlandı. Biz Dersim inancı ve kimliğinin bölgede nasıl asimilasyona uğradığına ilişkin olan bu kılamı önemsemekteyiz. Zazaca’sını ve Türkçe’sini birarada verdiğimiz bu kılamın, bölgede bazı inanç rehberlerinin‚ Pazar ilişkisi’ ile dil üzerinde bıraktıkları olumsuz tesire dair şiirin tanıklığına başvuracağız.


Şiir, şairimiz Sey Qaji´nin babası Sey Nuri´ye ait. Muhtemelen 1900 yıllarının başında Muhundu´da yapılan bir cem ayinine davet edilen Sey Nuri, bu şiirini (lauke) Muhundu´daki cem ayininde söylemiş. Sey Nuri, bazi kaynaklarda Ce Sey Weli olarak gecer. Şair bir ailedir. Bu aile Palu´dan Dêsim´ê gelmiştir.


KILAMÊ HAQİÊ VURNÊ ÇARNÊ RA LOLOÊ KIRDAŞİ


Mı va bêteverık nêşeri
Kêwtura Dewe, cıra gurete çengê Wela Hewşi
Tey berde Muxundiye Ewliaê Serê Dêşi
Sewê sero mendune
Bi topi qom u qewilê sewda weşi
Wertede Bava Aliê Paşi
Lodeke´ra Bavaê Seyd Avaş´i
Bavaê Lodeke dest kerd thomır ro
Taê kılami vati, hurdi hurdi pa şi


Hurendia hora ust ra
Bava Aliê Paş´i va ke:
Ez na Bavaunê Muxundiye´ra savaji
Na Bamasurê ma ke wertê Sadız u Hizoli ro şi
Kılamê Haqiê vurnê, çarnê ra loloê Kırdaşi
Niadanu ke cevde qutiê ho biê pırê tutınê kamaşi
Anau sero çıftexaşi
Zerê çeyide çuali biê xaşi


Qariune, tavati mı nêda
Thomır guret dest kerd tıro
Mı va: Ya Hewsê Kureşi! Ya Ewliaê Serê Dêşi!
Kotu têwt, sewe ma serro şikie
Hen ke kenu war, çhımunê mıde nêmendê dılapê herşi
Eke amu ra ho, dormê hode niada ke Bava lolo çino
Perskerd, Camati va ke:
Wo daria we, heredia şi


Sair: Sey Nuri (Piê sairê ma Sey Qaji)
Vatoğ: Ismailo Bamasur (İsmail Yıldırım, roza qeydde 60 serude)
Ca: Qayirê (Pulêmuriyê
Tarix: Payiza vırene 1991, Alamanya
Arêkerdoğ: Daimi Cengiz


ZAZACA BEYİTLER KIRDAŞKİ´NİN LOLOSUNA DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ

Muhundu´ya teverıksız gitmeyeyim diye
Dewa Khuresu´ya uğradım
Hews´ten bir avuç toprak aldım yanıma
Duvarın Süvarisi Evliya´ya götürdüm
Kaldım orada tüm gece


Tatlı sedayı sevenler toplandı ceme
Aralarında Paşlı Baba Ali
Lodek’li Baba Seyid Abbas
Sazı aldı eline Lodeke’li
Yavaş yavaş giderek
Bazı beyitler söyledi
Paşli Pir Ali yerinden kalkarak:
„Ben Muhundulu babalara ne diyeyim ki
Şu bizim Baba Mansurlu dedeler
Sadız ve Hizol köylerinin pirliğine gittikten sonra
Kırdaşki´nin lolosuna çevirmişler
Haq aşkına söylediğimiz beyitleri.
Bundandır ki,
Ceplerindeki tabakaları tütün dolusu
Evlerindeki un çuvalları
Büyüyüp ğarar (xaşi ) oldu.
Hanımları artık kumaş giyer oldu’
Dayanamadım hiddetlendim
Sazı aldım dokundum tellerine
Dedim ki:
Ya Kureş´in Yatırı
Ya Duvar Yürüten Evliya
Transa (tewt) girdim gecemiz yarılandı
Öyle ağladım ki gözlerimde yaş kalmadı
Trans bittikten sonra çevreme baktım ki
Baba lolo yok ortalıkta
Sorduğumda;
‚Cemaat dedi ki:
O küstü, kalktı gitti’


Sey Qaji ve diğer şairlerimiz hakkında ancak son yirmi yılda bilgi sahibi oldum. Bilinçle tanımaya çalıştım. Bu dünyadan göçen yaşlılarımıza sorduğumda, özetle şu cevabı aldım: „Sey Qaji, Xızır´ın kendisiydi. İnsan donunda aramızdaydı.“


Kısa bir süre önceye kadar yazılı geleneği olmayan, ancak çok güçlü sözlü Dêsım Zaza edebiyatı´ndan günümüze ulaştırılanlar ne kadar doğru, ne kadar eksik? Bir şiirinde: „Mı hire se u şeşti u ses lauki vati/ Qeydê mı tamamo“, (Üç yüz altmış altı beste yapıp söyledim, sanatım tamamdır) diyen Sey Qaji´den, onun şair ailesi ve diger şairlerden ne gelebildi günümüze? Bugüne ulaştırılanlar ne kadar değiştirildi, ne kadar eksik? Ancak gene de şairimiz, pirimiz Sey Nuri´yi, Sey Qaji´yi ve diğer şairlerimizi, karınca kararınca bugüne taşıyan Weliê Wuşenê Yımami, Wusenê Kalmemi, Sılemano Qız gibi şahsiyetlere minnet borçluyuz.


Şiir, Sey Nuri (Sey Qaji´nin babası tarafindan tahminen 1900´lerde, tomir (saz) eşliğinde “Kılamê Haqiê” yani dini beyit olarak söylenmiş. Sey Nuri, Muhundu´da tutulacak olan bir ceme davet edilir. Cemde yaşandığı gibi Muhundulu (Bomosır) babaların, Zazaca beyitleri tahrif ettiklerini; bu yörede Zazaca olan ibadet dilini, küçük çıkarları için Kırdaşki´ye dönüştürme fiili içerisinde olduklarını; bu meseleye diğer pirlerce gösterilen ve kendisinin gösterdiği tepkileri anlatıyor.


Pirimiz Sey Nuri (bazı kaynaklarda Sey Weli), Dewa Kuresu´ya uğrayarak, Khures´in mezarının da bulunduğu kutsal Hews`den bir avuç toprağı teverik olarak yanına alarak Muhundu´ya gidiyor. Çünkü efsaneye göre, Khures bir yaban ayısına binip Bomosır´a gidince, Bomosır´da duvara binerek Khureş´i karşılıyor. Bunun üzerine Khures, duvarı yürüten Bomosır´ın keramet gücünün kendisininkinden yüksek olduğunu teyyid etmek üzere Bomosır´ın elini öpüyor. Bu şekilde Khures, Bomosır´a ikrar vererek ona yol talibi oluyor. Günümüzde de Khuresızlerin pirleri Bomosırlılardır. Sey Nuri´nin, Hews´den yanına aldığı toprağı teverık ya da niyaz olarak, Duvar Yürüten Evliya´ya götürmesi bu geleneğin devamıdır.


Şairimiz, pirimiz cem gecesi orada kaldığını, tüm çevredeki insanlarin ibadete katılmak üzere cemevinde toplandığını, o dönemin ileri gelen pirlerinden Paşlı Bava Ali ve Lodeke’li Bava Seyid Abbas´ında cemde hazır olduklarını söylüyor.


Lodekeli Bava Seyid Abbas, sazı alıp Kırdaşki´ye dönüştürülmüş bol “lololu“ beyitler okuyarak ceme başlayınca Paşlı Bava Ali, ayağa kalkarak, Lodekeli Bava Seyid Abbas´ın şahsında diğer Muhundulu (Bomosır) babalara şöyle itiraz ediyor: „Ben, bu Muhundulu babalara ne diyeyim ki“ Yani, „Bu Muhundulu pirler laf anlamıyor!“, demek istiyor. Bunlar, Sadız ve Hizol köylerindeki taliplerini ziyaret ettiklerinde, oradaki cem ve camaat toplantılarında, bizim Haq aşkına Zazaca okuduğumuz beyitlerimizi (Kılamê Haqiyê, Kırdaşki´ye (Dêsim´in Mazgirt ve Pertek´in bazı köylerinde konuşulan Kurmanci) çevirip söylüyorlar.


„Laf anlamıyorlar“ sözleri ağır bir ithamdır. Şair bu sözlerle yalnızca kendi çıkarlarını ön plana koyarak, toplumun çıkarlarını ihmal eden Muhundulu pirlerin kısa görüşlü olduklarını, dolayısıyla cahilce hareket ettiklerini anlatmaya çalışıyor. Gene „Laf anlamıyorlar“ sözünden anlıyoruz ki, bu mesele otorite olan pirlerce daha önce çok defa Muhundulu babalarla konuşulmuştur.


Ancak Muhundulu Babalar, Mazgirt’in Sadız ve Hizol Kırdaşlarına, Pertek köylerinde Kırdaşki konuşan taliplerine şirin görünmek için Zazaca beyitleri, oralarda yaptıkları cem ve camatlarda Kırdaşki´ye çevirmeye devam etmişlerdir.


„Kılamê Haqiê vurnê, çarnê loloê Kırdaşi“ sözleri, bu Haq´a adanmış beyitler Kirdaşki´ye dönüştürülürken, tercümesinin pişirilip birebir vererek yapılmadığını; daha çok anlamının (içeriğinin) tahrif edildiğini yani bozulduğunu dile getirmeye çalışıyor.


Sey Nuri, Paşlı Pir Ali`nin sözlerini şiirine alarak, Bomosırlı babaların gelişigüzel yaptıkları bu tercümelerin tütün, yiyecek, elbise gibi dünya malına ulaşmak için yapıldığını söylüyor.
Lodekeli Seyid Abbas´a, Paşlı Pir Ali´nin itirazi üzerine şairimiz, Khureş´i, Duvar Yürüten Evliya´yı ve diğer Dersım evliyalarına sesleniyor. Sazı ve sözüyle gece boyunca transa girerek itiraz ediyor. „Öyle ağladım ki gözlerimde yaş kalmadı.“ diyen şair bu talihsiz durumdan ötürü ne kadar çok üzüntü içerisinde olduğunu dile getirmeye çalışıyor. Şiirde Sey Nuri´nin, o gece kelimesi kelimesine neler söylediğini öğrenemiyoruz. Ancak şiirin kurgusu ve akışından Sey Nuri´nin, Kırdaşki asimilasiyonuna, „Hiddetlendim.“ Sözünden de hareket ederek şairin, Paşlı Pir Ali´den çok daha tesirli tepki gösterdiğini söyleyebiliriz. Çünkü işin içinde Dêsım Alevi geleneğinin bozulması, yozlaştırılması, asimile edilmesi vardır. Buna şair ve pir olan Sey Nuri seyirci kalamazdı, diye düşünüyoruz.


Şair ve pir olan Sey Nuri, kendine geldiğinde (transtan, extase) Baba Lolo´nun cemevinde bulunmadığını tesbit ediyor. Şair, Lodekeli Seyid Abbas´in adını anmıyor, onu “baba lolo“ olarak sıfatlandırıyor. Bu sıfatlandırmada Lodekeli Seyid Abbas´ı küçültme vardır. Yani Sey Nuri, Lodekeli Seyid Abbas´ın, Kırdaşki´de genellikle nakarat olan “lolo, lolo“ çok kullandığını, dolayısıyla söylediklerinin gelişigüzel olduğunu ve bu nedenle Lodekeli Seyid Abbas´ı, Zazaca beyitlerin asıllarını yozlaştıran basit bir kişiliğe indiriyor.


Cemaat, Sey Nuri´ye cevaben diyor ki: O küstü, kalktı gitti.“ Küsüp gitmek davranışı, itikatin öngördüğü kamilliğe (olgun) erişememiş olmanın bir belirtisidir. Cemaatin böyle cevap vermesinden hareketle, Lodekeli Seyid Abbas´in cemevindekilerden de yüz bulamadığını söyleyebiliriz.


Dêsım´in Mazgirt ve Pertek ilçeleri arazi bakımından tütün ve tahıl ekmeye, hayvan beslemeye daha elverişlidir. Özellikle o dönemde Dêsim´in geneliyle karşılaştırıldığında dağlık Dêsım´e göre Mazgirt ve Pertek halkı biraz daha refah içerisindeydi. O dönemde yeterli miktarda şeker, tuz, tütün, tahıl, katır, at, eşek, keçi, koyun ve ekime elverişli arazi sahibi olan aileler zengin olarak addediliyordu.


Şairin, Muhundulu (Bomosırız) babaların, çıkarcı davranmaları sonucu tütün tabakalarının doluluğunu; evlerindeki küçük tahıl çuvallarının yerini birkaç defa daha büyük olan ve Dêsim´de “xaşie“ olarak bilinen mega çuvallara (ğarar) bıraktığını; bu babaların, daha önceleri çulfayı zar zor giyebilen hanımlarının giderek daha kaliteli olan kumaş elbiseler giyindiklerini söylemesi bu nedenledir. Yani bu babaların, Dêsım Alevi Zaza Kültürünü bozma karşılığında yaşamlarında göreceli bir bolluğa ulaştıklarını dile getiriyor.


Biz (H.Ç.), Nazimiye´nin Dewa Khuresu köyündeniz. Pirlerimiz, Seymomido (Pamuklu) köyünde oturan Bomosırlılardır. Onlar hem Zazaca hem de Kırdaşki konuşuyorlar. Çünkü onların hem Zazaca hem de Kırdaşki konuşan talipleri var. Pirimizin şu anda 60 yaşında olan kızı: „Babam ve amcalarım Pertek´teki taliplerini ziyaretlerinden eve çok yüklü dönerlerdi. Bizim en zengin ve bol keseli taliplerimiz Pertekli Kırdaş taliplerdi.“ diyor.


Şiirle doğrudan ilişkisi olduğundan 2008 Ağustos´unda Gazıke´de Kurmanc Milan Aşiretinden Sayın Kenan Anlaş´la yapmış olduğum röportaja kısaca değinmekte yarar buluyorum. Röportaj özetle:
Kurmanc Milan Aşireti, Osmanlı döneminde bölgeyi sunnileştirmek amacıyla Urfa´dan Pertek bölgesine yerleştiriliyor. Bu aşiret Pertek bölgesindeki köylerde bir süre Sunni inancını sürdürüyor. Bir süre sonra bir Alevi dervişin gösterdiği mucize sonunda giderek Aleviliğe meylediyor. Zamanla Bomosırlı bavalara iqrar verip alevileşiyor. Bu Kurmanc aşireti alevileşmesine karşın anadilini terketmiyor. Coğrafi şartlar sonucu Pertek ve çevresindeki Zaza köylerle ticari ilişkiye giriyor. Bu şekilde Pertek, Hozat ve Mazgirt bölgelerindeki bazı Zaza köylerinin halkı, Milan asireti tarafindan „pazar dili“ haline sokulan Kırdaşki´yi öğrenerek, zamanla asimile oluyor.


Pirlik taliplik müessesesi sosyal bir müessesedir. Toplumun her türlü şartlarda dayanışmasına, huzur bulmasına hizmet eder. Hem Paşlı Bava Ali ve hem de Sey Nuri, Dersim İtikatini tam anlamayan Bomosırlı bavaların, itikati ekonomiye kurban ettiklerini söylüyorlar. Oysa itikatimize göre pir, baba ve dedeler, „El ele, el Haq´qa verir.“ prensibine göre pirlik yapmaları gerekiyor. Yani pir, pirlik makamında verdiği hizmetine karşılık beklememelidir. Bu hizmetin karşılığında zenginleşmek için dünya malının verilmesini asla şart koşmamalı ve teşvik etmemelidir. Bir talibin kendisine verdiğini, mümkünse, o da acil ihtiyacı olan birine vermelidir.


Bir toplumda ruhban sınıfı, kendi tarihini, anadilini ve kültürünü ciddiye almaz ve korumazsa, bu ruhban sınıfına bakarak hareket eden halk da zamanla milli değerlerini ciddiye almaz. Kültürel çürüme başlar.


Gerçek şudur: Kendi tarih, dil, kültürüne ancak milli bilinci gelişmiş olan toplumlar kıymet verir. Ancak böylesi bilince sahip toplumlar, en zor şartlarda dahi dillerini ve kültürlerini koruyabilirler.

Sair: Sey Nuri (Sey Qaji´nin babasi)
Anlatan: Ismailo Bamasur (İsmail Yıldırım, kayit esnasinda 60 yaslarindaydi)
Yer: Qayirê (Pulêmuriyê, Pülümür
Tarih: Eylül 1991, Alamanya
Derleme: Daimi Cengiz


http://www.forum-prinz.com/cgi-bin/forum.cgi?forum_name=1484&message_number=117&pid=LDY7/ulAZyI8M




Guxigwke (Ziyaretçi)
11.02.2014 07:44 (UTC)[alıntı yap]
TheCommissionwas asked by the brand., pay day loans online, 31457,

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 242
Bütün postalar: 600
Bütün kullanıcılar: 695
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
 
  Bütün hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.  
 
Serê na dinade theyr u thur zonê xo de waneno. Qılancıke qiştnena, hes lımeno, kutık laweno, verg zurreno, ga qorreno, bıze qırrena, phepug waneno. Vas hencê xo sere rewino. Kam ke aslê xo inkar keno, wele erzeno rêça xo sono. Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden