Serê na dinade theyr u thur zonê xo de waneno. Qılancıke qiştnena, hes lımeno, kutık laweno, verg zurreno, ga qorreno, bıze qırrena, phepug waneno. Vas hencê xo sere rewino. Kam ke aslê xo inkar keno, wele erzeno rêça xo sono.
Bu terimleri kullananlar aynı halk değil, iki farklı halk, iki ayrı dildir. Bir halkın dilinde geçen bir kelime, başka bir halkın dilinde pekala ayrı bir anlama gelebilir. Mesela “vas” Zazaca’da “ot” demek iken, Almanca’da “Was” (okunuşu: vas) “ne” anlamına; Zazaca'da “her/r” eşek demek iken, Almanca’da “herr” “bay” anlamına gelmektedir. Soruyu kısaca, Kırmanc ile Kurmanc neden aynı şey olsun ki şeklinde kestirmeden de cevaplayabiliriz.
Kırmanc terimini biz Zazaca (Kırmancki) konuşan Dersimliler kullanıyoruz, Kurmanc terimini ise Kürtçe (Kurmanci) konuşan Kürtler; genel olarak da Sünni Kürtler kullanıyor. Eğer iki farklı dili konuşuyorsak ve iki ayrı halk isek ve kullandığımız terimler farklı anlamlara geliyorsa ama kullanılan kelime aynı veya benzer ise, yine “aynı” demek değildir. Çünkü Dersim’de kullanılan “Kırmanc” terimi anlam olarak “Zaza” demektir; oysa Kürtlerin ve yabancıların da kullandığı “Kurmanc” terimi ise Kürt demektir.
Dersim Zazacacasında Kürt anlamında kullandığımız terim, Kurmanc değil; “Khur” kelimesidir. Zazaca konuşan Dersimliler, “Kurmanc” diye bir kelime bilmez ve kullanmazlardı. Bazıları bunu “kıro” ile ilişkilendirip hakaret anlamında kullanıldığını iddia etse de bunun gerçek ile alakası yoktur. Dersimli Zazalar’ın kullandığı “Khur” teriminin anlamı, Sünni dine mensup Kürt demektir, çoğulu da “Khuri”dir . Bu terimde geçen “r” harfi Zazaca telaffuzda vurguludur, bunu “Khurr/i” şeklinde yazmak da mümkündür. Bazıları tarafından Kürtler için rastgele kullanılan “Kur”, “Qur” ve benzeri şekillerde yazılan biçimlerin Zazaca telaffuz ve yazım kurallarına göre yanlış ve hatalı olduklarını belirtmeliyim.
Bu terimin nereden geldiği, etimolojik kökeni, vs ayrıca tartışılabilir. Kürtçe’de “Khur” (onlar Bedirxan alfabesine göre ‘Kur’ şeklinde yazıyorlar) oğul demektir. Ayrıca “Kur” adlı bir nehir, “Gur” adlı bir aşiret adı vs de vardır. Daha çarpıcı bir örnek de şudur: Adnan Gerger “Khurri” adlı bir halktan, onların başşehri olan “Khurri” adlı bir şehirden söz eder, (Dağların Ardı Kimin Yurdu, sf.147). Bu şehrin şimdiki Urfa’ya tekabül ettiğini belirten Adnan Gerger’in “Khurri” şeklinde yazdığı halkın, başka yazarların yazımlarında “Hurri” vb şekillerde geçen halk olduğu anlaşılmaktadır. Hurri-Kürt ilişkisi ayrı bir araştırma ve tartışmanın konusu olabilir ama Adnan Gerger’in bu yazım biçiminin, bugün bizim Zazaca’da telaffuz edip yazdığımız biçim ile çakışmasının ilginç olduğunu ve yabana atılmaması gerektiğini söyleyebilirim. Bilinen şudur: Bu terim, yani “Khur” Dersim Zazacasında adıl (isim) bir kelimedir ve “Sünni Kürt” anlamında kullanılır.
Alevi dinine mensup Kürtler için bu terim kullanılmaz. Onun yerine Kırdas/Kırdaşi ve çoğul halde de Kırdaşi terimleri kullanılır. Aynı şekilde bunların dilleri de Zazaca’da (Kırmancki’de) farklı olarak adlandırılır. Alevi Kürtler’in -(bu terimi kullanıyorum, çünkü Kürt Alevileri bu terimi benimsemiş ve kendileri için açıkça kullanıyorlar)- yani Kırdaşların konuştuğu dile “Kırdaşki” denir. Sünni Kürtlerin kullandığı dile ise “zonê Khuru“ denirdi.
Yeri gelmişken belirtmeliyim ki, bizim Kırdas/Kırdaşi dediğimiz Alevi Kürtler bugün kendilerini doğrudan “Kurd” (Kürt) olarak nitelendiriyorlar. Özellikle de Dersim kökenliler kendilerini şöyle tamımlamaktadırlar: “Ez Kurd ım” (ben Kürdüm, genel), “Ez Kurmanc ım” (ben Kürdüm veya Kurmancım ama pek kullanılmıyor) ile etnik kimliklerini; “ez Elewi me” (ben Aleviyim, genel), veya “ez Qızılbaş ım” (ben Kızılbaşım, pek kullanılmıyor) ile de dinsel/inançsal kimliğini tanımlamaktadırlar. Bu durumda “ez Kurdeki Elawi me” dediği zaman “ben Alevi Kürd”üm demiş olur.
Dersim inancına mensup Alevi Zazalar, kendilerini Kırmanc olarak nitelendirirken dillerini de Kırmancki (Kırmanci) olarak adlandırırlar. Oysa hem Sünni ve hem de Alevi Kürtler’in dilini farklı adlarla nitelendirirler. Alevi Kürtlerin (Kırdaşi’lerin) diline “Kırdaşki” derken, Sünni Kürtler’in diline “zonê Khuru“ derlerdi. („Derlerdi” diyorum, çünkü ben “Khurki” şeklinde bir telaffuz duymadım). Yani burada dil bazında görülen şey de, Kırmancki (Zazaca) ile “zonê Khuru“ (Sünni Kürtler’in dili) ve Kırdaşki’nin (Alevi Kürtler’in dili) aynı olmadıklarıdır.
Dersimli Zazalar, kendi dillerine „Kırmancki veya Kırmanciki“ (Zazaca) derken; Sünni Kürtler kendi dillerine „Kurmanci“ diyorlar. Kırmanc/Kurmanc terimlerinde var olan tek ses, tek harf farkı, dilleri adlandırırken, ikiye hatta doğrusu üçe çıkmaktadır. Yani Kürtler „Kurmancki“ demiyorlar, „Kurmanci“ diyorlar. Zazaca’da ise sona „ki“ şeklinde ayrı bir ek (son-ek) gelmektedir. Dilbilim açısından bakıldığında bunun hiç de önemsiz bir fark olduğu söylenemez. Çünkü kelimeler, zaten bu „küçük“ farklılıklardan oluşur. Bunlara „küçük farklılık“ deyip yok sayanlara daha küçük bir farklılığı örnek verebiliriz. Kürt ile Türk arasındaki fark sadece „bir“ harf veya sestir. „T“ ile „K“ nın yer değiştirmesi, bir halkın başka bir halk olarak tanınmasına yol açmaktadır.
Şunu da biliyoruz ki, Sünni Kürtler’in tümü kendilerine „Kurmanc“ ve dillerine de „Kurmanci“ demez. Özellikle Güney Kürdistan Kürtleri’nin bir kesimi kendilerine „Kırmanc“ ve dillerine de „Kırmanci“ diyorlar. Bu, durumu daha da karmaşık hale getirmektedir. Burada görülen şudur: Bizim Dersim Zazacasında etnik kimlik anlamında kullandığımız „Kırmanc“ terimi, Güney Kürtleri’nin bir kesimi tarafından da aynı anlamda kullanılmaktadır. Sadece dilin adlandırılmasında Dersim Zazaları „Kırmancki“ biçimini kullanırken, Güney Kürtleri „Kırmanci“ biçimini kullanıyorlar. Bu ilginç bir tesadüf mü? Güney Kürdistan’da kendilerine Kırmanc, dillerine Kırmanci diyenlerin genellikle, bizim „Soran“ adıyla tanıdığımız kesim olduğu analşılıyor. Buradan kalkarak her iki kesimin, yani Dersimli ‚Kırmanclar’la (Zazalar), Güneyli ‚Kırmanclar’ın (Soranlar) bir ve aynı halk olduğunu iddia edebilirmiyiz? Bunu iddia edenler var ama bence bu zorlama bir iddiadır.
Yabancı araştırmacı ve yazarların da Kürtler için „Kurmanc“ ve „Kirmanc“ ve dilleri için de „Kurmanci“ ve „Kirmanci“ terimlerini kullandıkları biliniyor. Daha doğrusu Kürtler bunların sayesinde „Kurmanc“ veya „Kirmanc“ olarak tanındılar. Tersi de doğrudur. Yabancı dillerde Kurmanc veya Kirmanc terimleri Kürt anlamında kullanılmıştır veya „Kürt“ anlamına gelmektedirler. Bunlar arasındaki yazım farkı araştırılabilir ama sonuç olarak Kırmanc veya Kurmanc biçimleri, yabancılar tarafından aynı halk için yani Kürtler için kullanılmıştır ve aynı anlamdadırlar. Burada „Kirmanc“ ve „Kirmanci“ şeklinde yazılan biçimler, batı dillerinde yalnızca „i“ harfinin kullanılmasından ötürü noktalı olarak geçmektedir, yani yabancılarda „Kırmanc“ şeklinde bir yazım yoktur.
Zazalar ve Zazaca için yabancı dillerde „Kırmanc“ (Kirmanc) ve Kırmanci (Kirmanci/Kırmancki) terimleri kullanılmamıştır. Çünkü bu terimlerle „Kürt“ ve „Kürtçe“ kast edilmiştir. Denebilir ki, madem ki Dersimli Zazalar eskiden beri kendilerini Kırmanc ve dillerini Kırmancki olarak nitelendiriyorlardı, yabancılar neden bunu göremediler? Bunun bir çok nedeni olabilir. Yabancı yazar, araştırmacı veya bilim adamları, genellikle Dersimlilerle doğrudan ilişki kurmamışlardır, kuramamışlardır. Mesela Zazaca üzerine ilk araştırmacı olarak kabul edilen dilbilimci Peter Lerch, Dersimli Zazalar ile temas kurmadan eserini yazmıştır. Aynı şekilde Avusturyalı Dr. Oskar Blau „Dusik Kurden“ (Tujik/Tuzik Kürtleri; Zazaca Thuzık) adlı makalesini yazarken, Dersimliler ile hiç bir temasta bulunmamıştır. Keza Oskar Mann ve Karl Hadank’ın da Dersimliler ile bir teması olmamıştır. Dersimliler ile doğrudan temas kurmuş gezgin veya araştırmacılar da söz konusudur. Örneğin Erzurum’da Britanya konsolosu olarak görev yapmış olan ve 1866 yılı içinde bütün Dersim’i baştan başa gezen J. G. Taylor, 1911 yılında Dersim’de bir geziye çıkan İngiliz Yüzbaşı L. M. Seel, Dersimliler’le doğrudan temas kurmuş ve Dersim üzerine önemli bilgiler vermişlerdir. Ancak Dersimliler’in kendilerini ve dillerini „ne“ olarak adlandırdıkları noktası bunların dikkatini çekmemiştir. L. M. Seel, Dersimliler’in dilleri için doğrudan „Zaza“ terimini kullanır. Dini inançları gibi, dil meselesi de L. M. Seel’in dikkatini çeker. Ancak bu konuda sağlam ve doyurucu bilgilere ulaştığı söylenemez. Unutmamak gerekir ki, Dersimliler ile doğrudan temas kurmuş olan bu yazarların bilgi kaynakları arasında en önemli unsurlardan biri olan „tercüman“ ve „tercüme“ esaslı bir sorun oluşturmuştur. Genellikle kullanılan tercümanlar Türk veya Türkçe konuşan memurlardır. Bunların yaptığı tercümelerin ve verdiği bilgilerin sağlamlığı ve doğruluğu oldukça tartışmalıdır. Bu durumun Mark Sykes’in "The Kurdish Tribes of the ottoman Empire" (Osmanlı İmparatorluğu'nun Kürt Aşiretleri) adlı çalışması için de geçerli olduğu söylenebilir. Ayrıca yazarlar, araştırmacılar ve özellikle bilim adamları, bir bilim adamının çalışmasında yaptığı tespitler az çok tutarlı veya genel kabul görmüşse, o tespiti aynen almış ve kullanmışlardır. Denebilir ki, bilimsel anlamda „Zaza“ terimi ilk defa Peter Lerch tarafından kullanılmış ve daha sonraki yazarlar tarafından da benimsenerek devam ettirilmiştir. Bu da belli bir karışıklığı engellemiş ve engellemektedir.
Kırmanciye
Dersim’de Kırmancki konuşan Zazalar’ın kullandıkları terimlerden biri de „Kırmanciye“dir.
Kırmanciye ne demektir? Bu konuda ilk yorumlarda bulunanlardan biri Mustafa Düzgün’dür. M. Düzgün, Dersim’de „Dımıli“ (Zazaca) konuşanların kendilerine „Kırmanc“ ve „welatê xo ra ki vanê Kırmanciye“ (memleketlerine de Kırmanciye) dedikleini yazmaktadır (Tayê Lawıkê Dersımi, sf. 79-82/Sahan ağıdının dip notu). Kırmancki (Zazaca) konuşan Dersimliler’in memleketlerine „Kırmanciye“ dedikleri doğru mudur?
Kırmanciye nedir? Dersim‘de Zazaca konuşanların kendilerine Kırmanc ve dillerine Kırmancki (Kırmanciki) dedikleri genel kabul gören bir durumdur. Kırmanc, etniksel; Kırmancki ise dilsel kimliği ifade etmektedir. ‘Kırmanc’lar, (Zazalar) ‘Kırmancki‘ (Zazaca) konuşurlar. (Zazaca: Kırmanci, Kırmanciki qesey kenê). ‘Kırdaşi’ler/‘Kırdaş’lar (Alevi Kürtler) ‘Kırdaşki‘ (Kürtçe) konuşurlar. (Zazaca: Kırdaşi, Kırdaşki qesey kenê). Ve Tırki (Türkler) ‘Tırki‘ (Türkçe) konuşurlar. (Zazaca: Tırki, Tırki qesey kenê). Kırmanciye, ‚Kırmanc’tan türemektedir. Bazılarının iddialarının tersine ‘Kırmanc’ terimi esas olarak etnik bir anlam ifade etmektedir. Kırmancki şeklindeki dilsel türev (biçim) bunun açık bir ispatıdır. Ama şu da bir gerçek ki hiç bir etnik kimlik, kültürel kimliğinden bağımsız değildir. Bu anlamda kültürel kimliğin bir parçası olan ‘dinsel‘ kimliği içermesi de pek muhtemel ve doğaldır. Ama „Kırmanc“ dinsel bir kimliğin ifadesi değildir, çünkü dinsel kimlik „Raya Heqi“ ve bugün Alevilik olarak tanınmakta ve anılmaktadır. O halde ‚Kırmanciye’yi bütün bu etniksel, dilsel, kültürel ve -özel olarak belirtmek gerekirse- dinsel özelliklerin bir toplamı olarak tanımlamak mümkündür. Peki yurt ya da memleketi de içermez mi? Tabii ki içerir. Bir bütün olarak Kırmanc’ların (Zazaların), Kırmanciki dilini (Zazaca) konuşanların, aynı kültüre ve aynı inanca sahip insanların yaşadığı coğrafyayı kapsar. Ama sadece onların yaşadığı „yurt“ un (vatan, memleket) adıdır demek, eksik, hatalı ve yanlıştır.
Kırmanciye teriminin diğer bir varyantı „Kırmancêni“dir. Zazaca‘da raştiye, raşteni (doğruluk); haştiye, haşteni (barış/ıklık), dostiye, dosteni (dostluk) gibi bir „kavram“lar sistemi vardır. Almanca’da buna „Abstrak“ denir. Türkçe’de bunu „kavram“ veya „kavramsal“ değere sahip terim olarak nitelemek mümkün. Kavramlar, kelimelere göre daha gelişmiş bir içeriği ifade ederler. Örnek vermek gerekirse, Türk (Tırk), Alman (Alman/Alaman), Zaza birer „etnik“ addırlar. Türklük (Tırkêni), Almanlık (Almanêni), Zazalık (Zazaêni) ise bu terimlerden (kelimelerden), -burada söz konusu olan etnik kimliklerden- türeyen ve bu kimliklere ait bütün özellikleri kapsayan daha geniş anlamlara sahipdirler ki, bunlar birer kavramdır. Türkçe’de bu tip kavramlar, yukarıdaki örneklerde görüldüğü gibi sonlarına -lık, lik, lük, luk- eklerini alırlar. Almanca’da bu sınıfa girenler „tum“ diye bir soneke sahiptirler. Mesela „Deutschtum“ (Almanlık); Türkentum (Türklük); Zazatum (Zazalık). Dersim‘deki telakkiye göre yorumlarsak, Kırmanciye, Kırmancêni bu sistemde, „Kırmanclık“ anlamına gelir. Görüldüğü gibi Kırmanclık ya da bunun Türkçe karşılığı olarak Zazalık hiç de „yurt“ demek değildir. Ama o halkın yaşadığı toprakları (yurdu) da kapsayan ve o halkın bütün özelliklerini yansıtan bir üst kavramdır.
Kırmanciye (Kırmancêni) terimi, Kırmanc orijine sahip, Kırmancki konuşan kesimi kapsar. Kırdaşki (Kürtçe/Kurmanci) konuşanları yani Kırdaşları (Alevi Kürtleri) kapsamaz. Aynı şekilde Alevi inancına sahip olan Türk veya Türkmenleri de kapsamaz. Tersi iddialar tamamen zorlamadır. Çünkü, Kırmanc, Kırmancki, Kırmancêni (Kırmanciye) gibi, Kırdaşi, Kırdaşki, Kırdaşêni ve Tırk, Tırki, Tırkêni terimleri Zazaca’da var ve kullanılmaktadır ve bu kavramlarla farklı şeyler anlatılmakta veya kastedilmektedir. Peki, biz Kırdaşki konuşanlar yani Kırdaşlar, „Kırmanciye“ teriminin içinde değildir derken onları dışlıyor muyuz? Evet, onları „dış“lıyoruz, onları terimin „dış“ında tutuyoruz. Ama bu düşmanca bir „dışlama“ değildir. Bu tamamen dilsel, etniksel kriterlere dayanan bir dışlamadır. Eğer bir halk belirgin olarak „ayrı“ veya „farklı“ özelliklere sahipse, bu halkı kendi „özgün“ kimliği ile tanımlamak, doğru bir yaklaşımdır. Bu hem objektif (doğru) bir tespittir ve hem de domokrat bir yaklaşımdır.
Bazıları, Kırdaşça (Kürtçe) konuşanların, Kırmancki (Zazaca) konuşanlar ile „aynı“ inanca sahip olmalarından kalkarak, hepimiz „biriz“ veya biz „aynı“yız, hepsi Kırmanciye’nin içindedirler diyerek kendilerini „birlikçi“ bunun doğru olmadığını söyleyenleri ise „bölücü“ olarak değerlendirmektedirler. Bunun gerçekçi bir yaklaşım olmadığı ortadadır. Kırmanclar (Alevi Zazalar) ile Kırdaşların (Alevi Kürtler) iki ayrı etnik kökene sahp iki farklı halk olduğunu söylemek, neden bölücülük olsun ki? Tersine, bunların arasında fark olduğunu görmemek veya farkı reddetmek inkarcılıktır, dahası asimilasyonculuktur. Bu yaklaşım sahipleri,‘ mezhepçi’dir. Olgulara, objektif olarak değil,yalnızca kendi pencerelerinden (subjektif) bakan din bezirganlarıdır. Alevi Kürtler (Kırdaşlar) ile dostça, barış içinde bir arada yaşamak farklı bir şeydir; ki bu onları olduğu gibi kabul etmeyi gerektirir ama onlarla hiç bir farkımız yoktur demek ayrı bir şeydir, ki bu gizli bir inkarı içinde barındırmakdır. Nitekim Zaza milliyetçiliği penceresinden yaklaşanlar, bunların aslında asimile olmuş „Zaza“ olduklarını iddia edebilmektedirler. Bu da göstermektedir ki , hem milliyetçi ve hem de mezhepçi değerlendirmeler uç değerlendirmelerdir, gerçekçi değildirler ve karşıt olsalar bile tersinden de olsa aslında birbiri ile çakışmaktadırlar.
Doğru tavır, Kırmanclar (Alevi Zazalar) ile Kırdaşlar’ın (Alevi Kürtler) birbirini olduğu gibi kabul etmeleri, karşılıklı olarak birbirine saygı duymaları ve barış içinde, dostluk içerisinde yaşamayı sindirmeleridir. Bu konuda aydın ve demokrat insanlara özellikle daha ağır görevler düşmektedir. Kürt Alevisi dostlarımızın, bu konuda Kürt milliyetçilerinin ağır baskıları altında kabul etmek gerekir. Kürt milliyetçilerinin Zazaları inkar yönündeki düşmanca yaklaşımları, Kürt demokrat ve aydınlarının, Zazalar’ın „ayrı bir halk“ olarak varlığı noktasındaki düşüncelerini kısıtlamakta, sekte vurmaktadır. Bunların bir kısmının tehdit altında olduklarını ve „bölücülük“le suçlandıklarını da söyleyebilirim. Buna rağmen Hüseyin Dedesoy, Adil Duran, Hasan Kaya gibi sınırlı sayıdaki aydın Kürt dostlarımızın cesur ve demokrat tutumlarını taktire değer görüyorum.
Kırmanc ve Zaza terimlerine yaklaşım nasıl olmalıdır?
Dersimliler açısından Kırmanc, Kırmanciki, Kırmanciye terimlerini kullanmamız kadar doğal bir şey olamaz. Bunlar asırlardan beri sürüp gelen atalarımızdan kalan mirastır. Ama hiç bir şekilde bu terimleri Zaza karşıtlığı temelinde ele alamayız, almamalıyız. Çünkü Kırmanc terimi gibi Zaza terimi de bize aittir, bizi ifade ediyor. Kırmancki (Zazaca) konuşup yazarken Kırmanc terimini kullanmakta hiç bir sakınca görmüyorum. Çünkü neyi kast ettiği anlaşılıyor. Yerine göre parantez içinde bunun Zaza demek olduğu belirtilebilir. Ya da doğrudan Kırmancki yerine Zazaki ve Kırmanc yerine de Zaza terimleri kullanılabilir. Ancak Türkçe dahil bütün yabancı dillerde konuşur veya yazarken, mutlaka Zaza (Zazaca, Zazaki) terimini ve türevlerini kullanmalıyız. Çünkü ne yazık ki, bizim irademiz dışında, Kırmanc terimi Kürt olarak biliniyor ve bunun izah edilmesi de mümkün görünmüyor. O halde Zaza terimine antipati ile yaklaşmanın, onu reddetmenin aslında kendi kendini inkar etmek olduğunu kavramak ve bilince çıkarmak gerekiyor. İnsan, bindiği dalı kesecek kadar aptal olmamalıdır.
Zarance kuna kemeru,
Zonê hode wanena.
Qılancıke
nisena gıle dare ra,
Zonê xode qıştnena.
Amnon yeno, beno germ,
Temuz zonê hode cızeno.
Mor u mılawın,
Teyr u tur,
Pil u qız,
Cin u ciamerd,
Serre na dinade her çi,
Zonê hode waneno.
Serre na dinade
her çi, her kes
zone hode gırano.
Wertê ninera
ça teyna ma
zonê hora vozdame!
Ça teyna ma
zone hora rememe!
Ma rememe kata some?
Zazaki zonê mao.
Bav u kali qeseykerdo.
Lawıki vatê, sanıki vatê,
Zonê ma zof şireno.
Zonê ho ça vindkerime,
Zonê sari ça ser kerime,
Zonê ho ça bın kerime!
Zonê sari ça ser kerime!
Zonê ma ke bi vind,
Ma ki beme vind!
Lawıki bene vind,
Sanıki bene vind,
Roşt bena vind,
Tari maneno!
Beme lal, beme kêr,
Beme bê pa u bê per,
Kume bıne destu,
Gıneme vêrrê dêsu,
Halê mare u waxt
her kes huyino,
- ne ke her!
Olimpos, Hurumê khani de koyê wayırano.
Zeus ve wayıranê binu ra wuza mendene.
Olimpos, eski Yunan’da tanrıların dağıdır.
Zeus ve yardımcıları orada kalıyorlardı.
Ararat: Ağrı dağı
Mılpet: Mılpet dağı. (Kuzey-doğu Dersim’de
Tercan-Çayırlı arasındaki ulu dağ).
Qumriya: Kumriye.
Wertê şindoranê Pulemuriye de, verva dewa
Wustami de, zu ko u jiara.
Pülümür sınırları içerisinde, Üçdam köyünün
karşısında bulunan dağ ve ziyaret.
Sengule: Şengül dağı.
Şindorê Erzıngani u Pulemeriye de, mıntıqa
Derê Balabanu de, gavanê Sanse de zu ko u jiara.
Erzıncan-Pülümür sınırının, Balaban Deresi,
Sansa boğazı mevkiinde, yüksekçe bir dağ ve ziyaret.
Bağıre: Bağır dağı. Şinderê Pulemuriye u Geği de,
ko u gola xo jiara.Pülümür-Kiği arasında,
üzerinde göl bulunan kutsal dağ.
Xaskare: Haskar. Lewê kemerê Duzgıni de
jiara. Düzgün Baba dağına bitişik kutsal tepe
Jêle: Zel dağı
Buyere: Kutsal Buyer dağı ve gölü.
Duzgın: Düzgün Baba dağı
Sulvus: Sülbüs Baba dağı
Khalo Sıpe: “Ak saçlı ihtiyar” anlamına gelen,
Ağaşenliği (Şêniya Ağawu) köyündeki ziyaretgah.
Ayrıca bir de Heniyê Khalê Sıpi (Ak saçlı ihtiyar çeşmesi) adlı bir ziyaret vardır.
Thuzık: Tujik Baba dağı.
Muzur: Munzur Baba dağı ve kutsal Munzur
gözeleri (Çımê Muzuri).
Qırxler: Kırklar dağı.
Wayır: Sahip. Zazaca’da tanrı anlamı da taşımaktadır.
Des u dı wayıri: Antik Yunan’nın Olimpos’da
yaşayan 12 büyük ve ölümsüz göksel tanrıları.
Muzur: Munzur Baba dağı ve kutsal Munzur gözeleri (Çımê Muzuri).
Khalo Sıpe: “Ak saçlı ihtiyar” anlamına gelen, Ağaşenliği (Şêniya Ağawu) köyündeki ziyaretgah. Ayrıca bir de Heniyê Khalê Sıpi (Ak saçlı ihtiyar çeşmesi) adlı ziyaret vardır.
Bêvın: Bent yaylaları. Pülümür’de Süleyman uşağı ve Yarbaşı köylerinin yaylaları.
Bilgês: Bilgeç dağı ve yaylaları, Ovacık’ta.
Heyraniye: Heyrani yaylaları. (Erzıncan sınırları içerisinde, Mılpet dağı eteklerinde, Selepur nahiyesine bağlı köylerin yaylası).
Sulvus: Sülbüs Baba dağı, Nazimiye.
Thuzık: Tujik Baba dağı.
Jiara Şiaye: Siyah ziyaret. Pülümür’de, Bêvın (Bent) yayları üzerindeki doruk noktanın adı.
Qumriya: Kumriye.
Wertê şindoranê Pulemuriye de, verva dewa Wustami de, zu ko u jiara. (Pülümür sınırları içerisinde, Üçdam köyünün karşısında bulunan dağ ve ziyaret).
Bağıre: Bağır dağı.
Şinderê Pulemuriye u Geği de, ko u gola xo jiara.
Pülümür-Kiği arasında, üzerinde göl bulunan kutsal dağ.
Şindorê Erzıngani u Pulemeriye de, mıntıqa Derê Balabanu de, gavanê Sanse de zu ko u jiara.
Erzıncan-Pülümür sınırının, Balaban Deresi, Sansa boğazı mevkiinde, yüksekçe bir dağ ve ziyaret.
Çımê Halvoriye: Halvori Gözeleri, Munzur nehri kıyısında.
Çımê Muzuri: Kutsal Munzur Baba Gözeleri
Mılpet: Kuzey-doğu Dersim’de, Çayırlı-Tercan arasındaki en yüksek dağ.
Qırxler: Kırklar dağı.
Yoğurgol: Ağırgöl (Çayırlı sınırları içinde, Hasan Efendi’nin köyü Başköy (Baskoyiye) yakınlarında, dağların üzerindeki kutsal göl).
Khal Bava: Kal Baba, Monse (Çayırlı).
Monse’de, wertê dewanê Tolıstani u Şêfkare de zu ko u jiara.
(Çayırlı’da Tohlıstan (Pınarlı) köyü ile Şefkar (Tosunlar) köyü arasında kutsal dağ.
Ağ Bava: Ağ Baba, Monse (Çayırlı).
Çam Bava: Çam Baba, Monse (Çayırlı).
Ağ Baba, Khal Baba ve Çam Baba dağları, Pınarlı (Tolıstan) ve Şefker (Şêfkare) köyleri arasında bir üçgen üzerinde olup karşı karşıyadırlar. Ziyaretgahdırlar.
Wayır: Sahip. Zazaca’da tanrı anlamı da taşımaktadır.
Ez
Pulemoriyê ra Ali Heyder
Seydu kiştivi piyê mı, zaf rew
Seweta zu mayına
Sura, lenge.
Zu maa mı mende,
Zu ki ez.
Namê maa mı: Gulistane biye,
Hama Ana Gule vajina koanê ma de,
Maa mı ra.
Maa mı Gule,
Suku ra teyna Pulemoriye diye, zu raê
Çık bi, çınayre bi mı virri ra şi
Xalê mı ra pia ameyve Pulemoriye.
Çialu vırastene zanena, Maa mı Gule
Aspor biyaene zanena,
Esqê Yimam Caferi re duway kena
Duzgın Bavay re qurvan wuad kena.
Duzgın Bavay re qurvan wuad kena ke
Lazê xo Ali Heyder xo bıxelesno,
Ra xeleşiyo ni kou ra, bıxeleşiyo
Wendene, nusnaene bımuso Ali Heyder
Zon bımuso
Çêverê dugeli de ca bicê ro.
Maa mı Gule çheke estene zanena
Duway kerdene zanena,
Yimam Wuşêni, Sey Rızayi
Dırveta Qerqesune ron ra dax kerdene,
Lazê xo dıma berbaene,
Zanena, Ana Gule.
Tırki nêzanena, zon nêzanena...
Wuadê maa mı guretivi
Hawt serri de biyu, qurfüne yi kou ra
Ravêri Pulemoriye de, dıma Elejiz de mı wendive
Sayiya nalbend Ali ra.
Mektevo vıren, mektevo werten, vajime
Tenê herey, tenê rew
Mı xo lise de di.
Seveta sarrê huşkêna mı ra bi,
Ya ki zovina sevev ra bi, reê bi
Çêyê nalbend Ali ra erjüne tever.
Xundê raanê kou, zor amê hire serri lise,
Pulemeriyê ra Ali Heyderi rê,
Peydena Anqara.
Mı postali boya kerdi, qezeteyi roti
Hamaleni kerde, Anqara de, hal de
Wo taw
Şiyu fakulta, wertê şêfiliye de
Çı kar ke mı di, gurine ke
Wastena maa mı bê ro hurêndi
Pulemoriye, maa xo, xo virr ra nêkerde hama
Zonê yi kou, mı kerd xo virri ra
Tam hawt serri vêrdive ra, mı maa xo nêdive
Maa xo Gule
Qurvan wuad kerdive Duzgın bavay re ke
Lazê xo Ali Heyder bıwano.
Sa biyu xo ve xo,
Mı va “wastena ma mı biye”
Mı wast ke
Yi kou, yi dewu, maa xuya kokıme bıvini.
Ez Pulemoriyê ra Ali Heyder
Wendis u nustis zanon, gıravate giredaene zanon
Suke de fetelayis zanon
Mektevo werten, lise qedena
Fakulta Huquki xelesna
Pulemoriyê ra Ali Heyderu ez.
Eke bıwaji bonu hakim
Namê mıletê Tırki ra qeraru danu, hetê qanuni ra
Kurşi de cubeanê şiaenê yaxe belekunu konu pay
Eke bıwaji bonu savci, bonu awkat.
Ez Pulemoriyê ra Ali Heyder
Lazê Ana Gule Ali Heyderu ez
Destanê xo bidê mı koê ma
Destanê xo bıdê mı Elejiz, Mamekiye, Bingol
Huqukdar Ali Heyder yeno
Ana Gule, nun u ron ra tedarık bıvine
Pulemoriye ra Ali Heyder yeno
Lazê to yeno, Ana Gule...
Mı telgrafê ğunt nalbend Ali rê
Xevere bırusno, müjda maa mı Gule do
Xısım u derezau rê,
Qomi rê, pêrune rê, xevere bırusno.
Der u ciran, pil u qız
Bonê zerri bi pırr, ser de şi
Cêniyu haylemeye nave pıra
Vırendiya haylemi de maa mı
Berbayi, berbayi, berbayi...
Bive pirmotıkın riyê maa mı
Destê xo bive pirmotıkın
Mı phaçi kerdi
Destê pirmotıkıne ke thamarê xo biye khewe,
Destê maa xo Gule.
-Nasılsın, eyi misin Ana?
Maa mı motê riyê mı biyê, vınıte
Ezı ki qaytê riyê daê biyu,
Ma hurdeminê ra veng u vaz nêvejino.
Ez Pulemeriyê ra Ali Heyder
Ez ezayê hakimeni Ali Heyder
Ez ezayê savciyeni Ali Heyder
Ez ezayê awkateni Ali Heyder
Ez lazê Ana Gule Ali Heyder
Ez huqukê Roma zanonu,
“Zilyetlik, vazülyetlik, müruruzaman,
Temerrüt, şifa hakkı, irtifak hakkı”
Serri ke ravê rê serru ra
Qe jüye mı virri ra nêsona
Ez Lazê Ana Gule Ali Heyder
Mı zonê maa xo kerd xo virri ra
Maa mı zonê mı nêzanena.
Jê dı lalu
Qaytê riyê jüvini beme, vındeme
Selaaaam sıma rê bo,
Sıma maê ve laji ra jüvini ra cê ra kerdi
Selam sıma rê bo...
Nustoğ: Şemsi Belli
Çarnaoğ: M. Tornêğeyali
Nisane 2006
¹. Çıme: Şiirlerin Diliyle Dersim, Özgün E.Bulut
Nusnoğ: Şemsi Belli, Anayaso, Doğu Anadolu Şiirleri
². Na kılame hetê mı ra ameyve çarnaene u Pêserokê Dersimi, Amora hireyine de vejiyayvi. (Dersim, sayı:3/Haziran 1996).
Nıka mı newe de kerde raste.
³. Kıtavê Ali Kayay “Dersim Tarihi” de,
“Dersim de Zazaki Dili İle Örnek Bir Şiir” nuşiyo. (Ali Kaya, Dersim Tarihi, Can yayınları, 1999/sf:50-58).
Hama çime u çarnaoğ beli nêkerdo, nênusno.
4. Na kılame, hetê P. Sodıri ra ki çariya zonê ma. (Ware-2).