Navigation : Yönetim |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
=> Daha kayıt olmadın mı?
******** SIMA XÊR AMÊ KURŞİYE WERENAYİŞİ ********
***** DERSİM ZAZA PLATFORMUNA HOŞ GELDİNİZ *****
PLATFORUM (şifreli) - ZAZA ULUSALLIĞINDA BÖLGECİLİĞE DOĞRU Z.Dersim (şimdiye kadar 148 posta) | |
ZAZA ULUSALLIĞINDA BÖLGECİLİĞE DOĞRU
Uzun dönemdir, bazı çevreler tarafından Zaza meselesinin asıl amacından saptırıldığı ve bölgeciliğin ön plana çıkarıldığı görülmektedir. Zaza lafını bile ağzına almaktan ürkenler, ya da düşmanca tutum takınanlar ve “kötülüklerin” kendilerine “müslümanlardan” geldiğini savunanlar, Zaza halkının savunucuları olamazlar. Çünki bu halkın özgürleşme mücadelesini savunmak, Hırıstiyanı, Alevisi , Sunnisi, şayet varsa diğer inançlara ve azınliklara da saygı duymayı gerektirmektedir. Ağzın dediğini kulaklar duymazsa, insan bu duruma gelir.
Bu tip yaklaşımlar üzerine yazmak istediğimiz, fakat bir türlü hayata geçiremediğimiz fikirlerimizi, nihayet yazmaya karar verdik.
Tarihi gerçekliği ve de güneş kadar parlak-aydınlatıcı bir tarih varken, niye bölgecilikte ısrar ediliyor, gerçekten bunu anlamakta güçlük çekiyoruz. Zazalıkta ısrar mücadelede ısrardır.
Kırd ve Kırmanc gibi terimler, ulusal birliğı ifade etmekten uzaktırlar. Halkımızın Hanifi kesimi(Çermik, Çüngüs, Siverek, Gerger ve Maden) kendi içlerinde Dımili terimini kulanırken dişarıya karşı, ulusal anlamda Zaza terimini kullanmaktadır.
Şafii kesimi(Bingöl,Elazığ,Hani) Kırd terimini kendi içlerinde kullanırlarken, uluslararası ilişkilerde Zaza terimini kullanmışlardır.
Yine Alevi kesimi(Dersim,Erzincan ve Sivas çevresi) kendi içlerinde Kırmanc, Kırmanciye olarak tabir ederken, uluslararası arenada, Dersim ya da Zaza sorunu olarak gündeme getirilmiştir.
Hanifi Zazaları hiç bir yabancı gücün etkisinde kalmadan ve öz kimlikleri olan Dımili/Zaza terimine sımsıkı sarıldıklarını görüyoruz. Bunun dışındaki terimlere yabancıdırlar. Bunların Daylem ve Sasanilerle bağlantılı alduğu zaten herkesçe bilindiği aşikardır. Bu bölgedeki Hanifi Dimili/Zazalar, Osmanlı döneminde, kendi topraklarında güç sahibidirler. Ve halkın Silahlı Esparları (savaşçıları mevcuttur. Kimlik erozyonuna uğramayışları bu etkenden olabilir. Cumhuriyet döneminde , bölgesel olarak da herhangi bir baskaldırıda yer almamışlardır.
Safiilik içinde Nakşibendi tarikati, Dersim'de Alevilik yaygınken, Hanifi Zazalar'da katı bir dincilik ve herhangi bir tarikatın izleri görülmez. Hanifi Zazalar Türklere: Tırk, Kurmanclara ise: Kırdas derler.
Halkların tarihleri, aynı zamanda halkların gerçekliklerinin aynasıdır. Böyle oluncada bu geçiş dönemini incelemeden, berraklaştırmadan ve bu süreci yerli yerine oturtmadan doğrulara ulaşabilmek mümkün değildir. Bazen insanın gönlünde yatanla, pratik yaşam uyum içinde olmayabilir. Durum böyle olunca da kaygı denen hastaca tutumu bir yana bırakıp, yaşamın gerçekliğini haykırmak, en gerçekci tutum olsa gerek.
Öyleyse bu gerçelik nedir? Neyi anlatmaya çalışacağız? Elbetteki konumuzun teması: Zaza halk gerçekliğidir. Bu tarihi gerçeklik çeşitli mekan ve zamanda yerli veyahut yabancı çevreler tarafından gündeme getirilip sorunun boyutu ortaya konmaya çalışılmıştır. Ama ne yazık ki bu tespitler, kitlelere mal edilememiş, dolayısıylada Zaza hareketi birilerinin yedek gücü olma yanlışlığından sıyrılamamamıştır.
Tabiki bu süreç çok boyutlu ele alınmalıdır. Özellikle bizim tarihi sürecimizle bağlantılı olan, Kürt ulusal bilincinin gelişme sürecine kısaca göz atmakta yarar vardır. Osmanlı döneminde Kürt ulusal mücadelesine öncülük edenler, diğer bir deyimle temsilciliğine soyunanlar, Kürt halk gerçekliğinden uzak; Osmanlı himayesinde büyük metropol kentlerinde eğitim gören bey ve mir çocuklarının sorumluluğundadır.
1908 dönemlerinde Kurulan Kürt Teavun ve Terakki Cemiyeti Kürt halk gerçekliğine dayanmaktan çok, varlıklı ailelerden olan Mehmet Şerif Paşa, Ali Bedirxan ve Şex Seyyid Abdulkadir`in sorumluluğundadır. Kürt sorunun halk gerçekliği dışında ele alınışı, bir eksiklik olarak hareketin kitleselleşmesini engellemiştir. Daha sonraları 1922`de Kürt ögrencileri tarafından kurulan, ögenci birliği “Hevi” nin kaderi de öncekilerden farklı değildi ve halka yaklaşımı yüzeyseldi. 1. Dünya savaşıyla birlikte bu harekette dağıldı. Sürecin olumsuz gelişimi Kürt aydınlarının süreci yeniden sorgulamalarını beraberinde getirdi.
Derken kitleleşme 1918 Kürt Teali Cemiyeti ve 1927 de Hoybun( Özgürlük)la yakalanmaya çalışıldı. Ve bu süreçte Kürt ulusal hareketi, Kürt halk gerçeğini yakalamaya çalıştı. Bu dönemi Kürtlerin millileşme dönemi olarak ele alabiliriz. 1924 te yapılan örgüt kongresine Zaza temsilcilerin de katıldıkları söyleniyor.
Kürtler ulusal gerçekliklerini yakalamış ve emin adımlarla yürüyüşlerini sürdürüyorlar. Bu uzun ve zorlu savaşım sonucu, Kürt halk temsilcileri tarafından, sorun Dünya kamuoyunun göndemine oturtulmuştur. Ve bugün güneyde bir parça vatan toprağı özgürleşme yolunda ilerliyor.
Zazalar, Kürtlerin ulaşmış oldukları, milli bilinçten uzaktırlar ve köklü bir mirasa da sahip değildirler. Zazalar bu süreci 1925 ve 1938`le yakalamaya çalışmışlarsa da, başarılı olamamışlardır. Bu direnişler Ulusal nitelikli olmalarına rağmen, harekete damgasını vuran boyut bölgeci ve dini amaçlıdır.
Dersim hareketinde Kırmanc bilinci oluşmasına rağmen,Zaza ulusal bilinci yakalanamamıştır. Halkımızın tüm kesiminde ortak irade yaratılamamıştır. Dolayısla da Kırmanc ve Kırmanciye`yle ne kastedilmiştir, belli değildir. Kürt hareketi bunu Kürt ve Kürdistan olarak açıklamaya çalışırken, Dersim aydınları bunun dışında Alevilik ve milli olmakla açıklamaya çalışıyorlar. Yani bu hareketler yöresel bazda gelişmişler. Hiç bir zaman Zaza ulusal bilince ulaşılamamıştır.
Günümüzde de bu süreç aşılamamış, bölgecilik mezhepçilik ön plana çıkarılmaktadır. 1980 sonrası yurt dışına çıkan, halkımızın tüm kesimlerinde aydınları (Alevi-Hanifi,Safii) bu süreci sorgulamaya ve çıkış yolu bulmaya çalışmışlardır.
1983 Fransa`da bir gurup, Koçgiri kökenli aydın Kızıl Yol adı altında Alevi ulusu ve Alevistan olarak sorunu yeniden gündeme getirdi. Zazaca`ya Dersimce ve ülkesine Alevistan denmeye başlandı. Bu arkadaşlar Kırdas(Kurmanc) ve Zaza farkını böyle yorumlamaya çalıştılar. Kızıl Yol hareketi Fransada resmi olarak Zaza Kültür Derneg'ini kurarak bir ilke imza atmışlardır.( Bakınız Kızıl Yol Fransa Sayı 1.2.3)
Yine ayrı bir noktadan Ísveç`ten Ebubekir Pamukçu önderliğinde (1985) Ayre ve Piya`yla(Piya 1980 öncesi Ístanbul`da Eleştiri ve yorum gazetesi olarak çıkıyordu) Dımili halkı olarak gündeme getirildi. Ebubekir Pamukçu, Kızıl Yol hareketiyle sürekli yazışıp, ortak birliğin yaratılması için çaba sarf ediyordu. Bu hareketle birlikte Zaza`lar ilk olarak ulusal süreci yakaladılar ve bu hareket kısa sürede kitleleşti. Kızıl Yol`dan sonra, Piyacılar Almanya'nın Wetzlar şehrinde(1990)(Alevi, Sunni Zazaların yoğun oldukları bir alan) resmi olarak Zaza Kültür Dernegini açmayı başardılar.Bu dernek bağrında büyük bir kitleyi toparlayabilmişti.
Desmala Sure(Seyfi Cengiz) dergisi bu süreci yıl mart 1994 sayı 11/1 sayfa 12 de şu cümlelerle ifade ediyor: „Piya ve çevresi de (Ebubekir Pamukçu ve arkadaşları Zaza sorunun bilince çıkarılmasında öncü bir rol oynadı.“
Raştiye dergisi sayı 2 sayfa 6 da Ebubekir ve Zaza gerçeğini şu cümlelerle dile getiriyor: „Sevgili Ebubekir Pamukçu en başta bu ayıba karşı savaştı. Mücadelesini yürütürken, bir çoklarından farklı olarak, soruna tepkiyle yaklaşmadı, herhangi bir politik çelişki, bireysel çıkar, örgütsel gelecek kaygılarından uzak objektif bir yaklaşıma sahip olarak davrandı“ diyerek Piya gerçeğini anlatmaya çalışır.
Yine Vengé Zazaistan dergisi Bu süreci şu cümlelerle ifade ediyor: "83`li yıllarda atılan o ilk adımı önder Ebubekir Pamukçu daha bilinçli bir sentezle Alevi + Sünni Zaza`larin birliğini formüle etti. Böylece Zaza`ların birliği sağlandığı gibi aynı durumda halkımızın birden çok inanclara sahip bir ulus olduğumuzu o ortaya koydu.“ (Vengé Zazaistan dergisi sayfa 4 sayı 1 yıl 2000)
Kormişkan Bülten sayı 2 yıl 1995 sayfa 43 de Sewra ismiyle yazılan „Ebubekir Pamukçi rı Mektub! anma makalesinde: To ma pey hesna kamey mıletey ma ra, verney ma to ake tı bi roşnayey çımon va vinayış peyney tuneli to navıt bı, ma tora piya wayér dehwey xo vecyay.“ Türkçesi: „Bizi halkımızın gerçekliğinden haberdar eden, tünelin arkasındaki gerçekliği görmemiz için gözlerimizi aydınlatandın. Biz seninle birlikte davamıza sahip çıktık“ diyerek Ebubekir ve Piya gerçeğini dile getiriyor.
Yine Zaza Press sayı 3 sayfa 17 yıl 2000 de Ebukekir gerceği şu cümlelerle ifade ediliyor: „ Embaz Ebubekir Pamukçu, sere u zerida imbazané xü inadi ciweno. Gamé ki Ebubekir qandé welat u saré xü esto, o do vira né bo. Ma to vira nékené embaz” Türkcesi „Ebubekir Pamukcu arkadas, arkadaslarının beyni ve yüreğinde yaşıyor.Ebubekirin ülke ve halkı için attığı adım, unutulmayacaktır.“(çevri FP.)
Ware dergisi sayi 11 yıl 1997 sayfa 62 de Piya gerçeği Mursao Areyiz tarafından şu cümlelerle ifade ediliyor: „ Ebubekir Pamukçu waxté Ísveç de virende name ``Ayre``y ra, dora dime ki name ``Piya``y ra dergi veténé, na dergi ke vijiay tainé kaleke berdé hora. Mendo nika ki haqa Pamukçu de her zu qese vano:“ Türkçesi Ebubekir Pamukçu Ísveçte önceleri "Ayre" arkası sıra "Piya" dergisini çıkardığında, bazıları lafa sarıldılar. Şimdi de her kes bir laf söylüyor.“( çevri FP)
Kürt çevreler de Piya gerçeğini şöyle ifade ediyorlar: „Zazaların ayrı bir halk olduğu tartışması, halen devam ediyor. Şu anda Avrupada faaliyet yürüten `Raya Zazaistan` (Zazaistan Yolu) grubu en radikallerinden“ diyerek Piya gerçeğini tepkiyle anlatmaya çalışıyor. 11 Ağustus 1997 sayfa 9 yazarı Kubilay Ece.
Görüldüğü gibi, mesele daha ciddi boyutta tartışılmaya başlandı. Yani karanlıkta kalan bu süreç bu çıkışla birlikte aydınlandı. Zaza aydınları daha rahat düşünme ve araştırmaya konuldular. Ílk başlarda kültürel boyutta yürütülen mücadele tabanın yoğun istegiyle Politik örgütlenme çalışmaları başlatıldı. Ve Zazaistan Yolu adıyla bir örgüt kuruldu.
Aynı döneme takabül eden başka bir Zaza politik örgütlenmesi de Alişan Karsan ve arkadaşları tarafından Fransa`da Zaza kurtuluş hareketi (Raştiye) kuruldu. Ebubekir Pamukçu'nun Temmuz 1991 tarihinde vefatından sonra mücadele kesintiye uğradı. Bir dönem Zaza kurtuluş örgütü ve Zazaistan Yolu bu süreci aşmaya çalıştılarsa da başarılı olamadılar.
Daha sonra yürütülen birlik çalışmalarında Köln toplantısında(7-9 ocak 1994) Alişan Karsan kendilerini feshedip, Desmala Sure`ye katıldıklarını açıkladılar. Raya Zazaistan bölgeci bir örgütlenme olan Desmala Sure`ye katılmayı red ederek bağımsız çizgisini sürdürmeye çalıştı. Kısa bir dönem sonra bu birliktelik, doku uyuşmazlığından olacak ki, daha fazla varlık gösteremeden dağıldı.
Eski Desmala Sure`ciler, birliğin dağılmasından sonra, eski geleneklerini, Partileşerek PSD adıyla devam ettirdiler. Bu hareketin tabanında tek bir Hanifi-Safii Zaza`ya rastlanılmaz. Bunun yanısıra Zaza aydınları çeşitli isimler altında Serbestiye, Vengé Zazaistan, Zaza ulusal hareketi, Réça Koministiye olarak çalışmalarını sürdürmektedirler.
Adlarını andığımız hareketlerden Vengé Zazaistan ve Zaza ulusal hareketi, Zaza ulusal birliğini savunurken, Partiya Sosyalista Dersim ve Serbestiye bölgeci hareket olma yolundaki ısrarlarını sürdürüyorlar. Özellikle PSD`liler kendi deyimleriyle “eğri duran çubuğu“ doğrultmaya çalışırlarken kırmışlardır. Réça Koministiye`nin Proğramını inceleyemediğimiz için, kesin bir şey söyleyemiyoruz.
Kürtler çeşitli örgütlenmeler (bu örgütlenmelerde Zazalar Kürt parti ve örgütlenmelerinde öncü bir rol almış ve bir çoğuda şehit düşmüştürler) yaratarak, ulusallığı bilince çıkarmışlardır.
Zazalar, Piya ve Raştiye`yle birlikte ulusal süreci yakalarken, sonraki gelişmelerle, bu sürec adeta sabote edilmiştir. Tabii ki bu dağınıklığın çeşitli nedenleri vardır. Bu yazı dilimi içinde konuyu bütün olarak ele almamız mümkün değildir. Ama sorunun anlamsız noktalara çekilmek istendiği açıkça görülmektedir.
Anlatmak istediğimiz Kendine Kırmanc alevi diyen politik kesimlerin, kurtuluşlarını ayrı örgütlenmede görmeleriyle ilgilidir. Çünkü bu çevreler Zaza olmadıklarını, kendilerine Zaza denmesini kabullenmeyip, hakaret olarak algılıyorlar. Öyleyse bu politik çevreleri sıkıntıdan kurtarmakta bize düşüyor. Bizde diyoruz ki: "illada ayrı örgütlenmek istiyorsanız güle güle yolunuz açık olsun."
Güney,kuzey,batı ve doğusuyla kendilerini tek ulus içinde görenler, Zaza hareketi içinde, dini-bölgeci örgütleme yapmak isteyenler ise, o doğrultuda çalışmalarını yürütebilirler. Ama yine bir gerçeği teslim etmek gerekirse, Hanifi Zazalar ulusal birliğin yakalanması için, bölgeselliğin tersine, birlikte mücadeleyi savunmuşlardır. Tabiki Alevi inancına mensup bir çevre de ulusal birlikte israr etmişler ve hala ediyorlar. Bunlar birlik yolundaki umutlarımızı güçlendiriyor.
Biz halkımızın milli davayı esas alarak örgütlenmesini savunmamıza rağmen, halkımızın Alevi inancına mensup ve Zaza olmadıklarını sürekli savunan politik kesimin, illada ayrı inançları ön plana çıkararak, ayrı örgütlenmekte israrlıysalar, tekrar tekrar diyoruz: bize düşen görev, bu oluşumu kendi kaderiyle başbaşa bırakmaktır. Belki güç dengeleri oluştukça, şartlar olgunlaştıkça konuları daha rahat çözebileceğiz.
Biz halkların davranışlarını kendi öz iradeleriyle belirlemelerini savunuyor, dayatmacı ve zoraki birlikleri red ediyoruz. Halkımızın tüm kesimleri birlikte örgütlemeyi dayatırsa, tabiki biz bunu sonuna kadar savunuruz. Çünkü, Hanifi,Safii ve Alevisiyle ayni dili Zazacayı konuşuyoruz. Ínkarcılık geliştirilmesse ayni köke ve tarihe de sahibiz.
Zaten bunca çaba özgür olmak için değil mi? Öyleyse niye insanların özgürlüklerinin kısıtlanmasında israrcı olalım. Zaten ulusal birlik dil, ruhi şekillenme birliği ve istikrarlı bir toplum olma gerçekliği değil midir? Bu gerçeklikler dayatmayla yakalanamaz. Bu tamamen özgür iradeyle sağlanabilinir.
Halkımız aydınları Ayre, Piya ve Raştiye`yle yakalan bu süreci, bugün aynı doğrultuda yürütmeleri en büyük arzumuzdur.
Özgürlükler hepimiz için olsun
FERHAT PAK
Kaynak: http://www.radiozaza.de/FERHAT%20PAK%20ZAZA%20ULUSALIGINDA%20B%D6LGECILIGE%20DOGRU.htm
| | | | Z.Dersim (şimdiye kadar 148 posta) | |
DÍLÍ ÍNKAR BÍR COGRAFYAYI ÍNKARDIR
Bir toplumun dilinin inkar edilmesinin özünde, bütün olarak bir cografyayi inkar vardir. Yani bir milleti asimlasiyon ve inkar etmek, zamanla o toplumun bütün degerleri üzerinde oturup, kendi halk çikarlarini yükseltmek yatmaktadir. Yani bizi inkar edenlerin asil amaçlari topraklarimizda hakkimiyet kurmak,bu milleti ve topraklarini kendi çikarlari dogrultusunda isletmektir. Zazalar bugün belli bir cografya üzerinde yasamakta ve bu cografyaya WELATÊ MA demektedirler. Zazalarin yasamlarini ikame ettikleri cografyada, yer, yer azinlik unsurlar bulunsada, cografyanin hakim dili Zazacadir. Zaza halkinin bu dili bugünlere tasimasi basli, basina büyük bir olaydir. Burada ki, en önemli belirginlik, halkimizin diline ve degerlerine baglilikta göstermis oldugu hassasiyettir. Bu önemli belirginlik, topragimizda gözü olanlarin islerinide güçlestirmistir.
Bu topraklari ilhak etmek için zaman, zaman güçlü akinlar düzenlemislerdir. Zaza halki tüm saldiri ve imhaci girisimlere karsi direnmesini bilmis ve topraklarini müdafa etmistir. Cografyamizda halkimiza karsi en büyük akinlar, Kürt ve Türk ittifaklari temelinde olmustur. Bu iki güç her zaman topraklarimizi ilhak amacina hizmet eden, ortak ittifaklar gelistirerek akinlar düzenlemislerdir. Zaza halki bu mücadeledeki kararligini 1938 lere kadar göstermistir. Ülkasinin bagimsiz statüsünü bu tarihe kadar koruyan Zaza halki , gelisen yogun saldirilar karsisinda daha fazla dayanamamistir. Çünkü içteki bölünmüslük ve sömürgeci güçlerdeki teknik güc, yenilgiyide beraberinde getirmistir.
Birde mücadelenenin uluslararasi iliskilerden tamanen kopuk olusu, hiç bir yardim alamayisi, toprakalarinin Türk egemenleri tarafindan isgal edilerek, Türkiye sinirlari içinde gösterilmesini, dili ve örf adetlerininde yasaklanmasinii beraberinde getirmistir. Özellikle Cumhurriyet döneminde halkimizin mesru müdafasini uluslararasi arenada yanlizlastirilmasinda, Türkiye koministlerinin önemli yaniltma çabalari olmustur. Dikkat edilirse, ister, Koçgiri, ister, Seyh Said, ister 1938 Dersim mesru müdafasi olsun, sagcisi ve solcusu tarafindan irticai bir hareket olarak degerlendirilmistir. Zaza halknin mesru müdafasi Türk, Kürt sagci ve solcularini birlestirmistir. Özellikle sol hareket kominist enternasyonale yalan, yanlis bilgiler vererek, onlari kendi çikarlarina hizmet ettirmislerdir. Sag ve Solcu hareket bununlada yetinmemis adeta bölgemizi parselliyerek, kendi siyasi organizasyonlarinin hareket sahasi haline getirmislerdir. Halkimizin en ince ve hassas noktasini çok iyi tespit eden bu güçler devlettinde sinirsiz katkilariyla halkimizi parçalama çabalarini yogunlastirmislardir. Sagcilar sözüm onlara halkimizi kominist isgalden, koruma propagandalarini gelistirirken, solcularda baskiya, sömürüye ve fasizme karsi halkimizi direnise çagiriyorlardi. Bu iki anlayisin asil amaci halkimizi bitirmek ve Zazaistan cografyasini tarihten, yine bu halkin eliyle silmekti.
Halkimizin ve gençlerimizin bu süreci iyi analiz etme birikimine sahip olmamalari, bu güçlerin islerinide kolaylastiriyordu ve gençlerimiz caddelerde ve sokak ortalarinda birbirilerini birbirlerini bogazliyor ve öldürüyorlardi. Bugün bile bu gerçegi kavrayamayan gençlerimiz, Zaza aydinlarinin faaliyetlerine düsmanca yaklasmakta ve bu çikislari devlet kaynakli göstermektedirler. Dikkat edilirse, ayni söylemler, 1920,25,38 dede Zaza halk önderlerine karsi söylenmistir. Her ne hikmetse, Zaza halkinin mücadelesi dis kaynakli gösteriliyor ama bu dis güçleri ne yazik ki, biz idrak etme birikimine sahip degiliz. Bunlar hep ayni senaryo ve ayni oyunlarin devami ve versiyonlaridir.
ZAZALAR BU ÍNKARI ANCAK ÖRGÜTLÜ BÍR YAPIYA ULASARAK YIKABÍLÍRLER
Dilimizi ve ülkemizi bu inkarci, imhaci ve isgalci güçlerden koruyabilmenin tek yolu ve silahi, saglam ve saglikli, ileriyi görebilen, yüksek tahlil gücüne sahip bir örgütlülükten geçmektedir. Zaza milletinin sorunu siyasi bir sorundur ve bu sorunu bu baglamda ele alip, siyasi perfektifler sunulmalidir. Bu sürecin mimarlarida, yine o halkin aydinlaridir. Halkimizin özgürlük mücadelesine rehberlik yapacak, onlar üzerinde örülen ve bilinç alti edilen anlayisi paramparça edecek yine aydinlardir. Hiç bir halk aydinlarina ragmen kurtulus mücadelesine öncülük edemez. Sömürgeci güçler halkimiza karsi öyle plan projeler gelistiriyorlar ki, bunu anlamak çözmek yine aydinlarimizin girisimleriyle olacaktir. Öyleyse bugüne kadar aydinlarimiz görevlerine layikiyle sahip çikabildilermi? Çikabildiylerse, Zaza hareketindeki, bu daginikli ve kaos ortamii neden kaynaklanmaktadir. Elbetteki Zaza aydinlari buyük bir mücadele ortaya koydular ve en azindan inkar ve imha çizgisini cilizda olsa etkisizlesrilmesinde basarili oldular.
Bir çok alanda gençlerimiz Zaza kimligine sahip çikmakta ve bu mücadeleye katki sunmaya çalismaktadirlar. Önümüzde duran en büyük görev, bu daginikligi toparlayip, daha örgütlü bir hale getirip, güçlü çikislar yaratmaktir. Bir çok arkadas bu daginikliga cevap olmak istediylersede, aktif ve sorunlari cözme bilgi, tecrube ve birikimine sahip olamadiklari için bir noktadan sonra tikanarak ileri adim atamadilar. Zaza hareketinin çikis noktasi Ayre-Piya´yla basladi ve bunu takibende bir grup arkadas Raya Zazaistani hareketini olusturdular. Bu hareketi olusturan insanlar, rahmetli Ebubekir Pamukçu`nun ani ölümü sonrasi, istenilen mücadele kararligini gösteremediler. Yine bu süreçte bir grup arkadas Rastiye dergisini çikartilar ve Zaza kurtulus örgütünü kurduklarini ilan ettiler ve daha sonra bu yapida uzun ömürlü olmadi. Bir dönem sonrada Serbestiye ve Zaza ULusal Hareketi olusturuldu. Bu yapilarin kendilerini lagv edip etmediklerini bilmiyoruz ama görebildigimiz tek gerçek olgu, bu yapilarinda fazla bir varlik gösteremedikleri yönündedir.
Biz burada örgütlü bir yapidan bahs ediyoruz, yoksa tek, tek kisilerin kararli mücadelerinden degil. Elbetteki istedigimiz anlamda örgütlülk olmasada, yurtser insanlarimizin gücü oranlarinda yürütükleri bir mücadele vardir ve devam etmektedir. Tüm bu örgütlü çabalardan sonra uzun bir dönem yurtseverler mücadeleyi bireye indirgeyerek, sesiz bir dönem geçirdiler. Bu sessizligi asmak için, uzun bir dönme çesitli zaman ve mekanlarda toplantilar organize edilerek, örgütlü ve güçlü bir yapi yaratilmasi için tartismalar yürütüldü. Tüm eksikliklerine ragmen, yapilan toplantilar ardindan, Zaza Ulusal Kongre`si, yurtverlerce kamuoyuna açiklandi. Bu çikis bir çok çevre tarafindan ilgiyle izleniyordu ve ilani lehte ve aleyhte bir çok yankiyida bereberinde getirdi. Özellikle örgütlü mücadeleyi kavramadaki, eksik ve ölçüsüz anlayisimiz, yine bir noktadan sonra tikanmayi ve ileriye dönük atilimlari engelledi. Biz güçlü ve iddiali bu açiklamanin ardindan, kitlelere programimizi bile ulastiramadik. Kongrenin amaçlari ve çizdigi yol neydi, bunu dosta, düsmana ulastirmamiz gerekirken, raflarda kalinmasi tercih edildi. Amac bu çalismalari tikandigi noktada ele alip, çözüm kosullarini yaratmaktir. Her çikis bir tecrübedir ve bu tecrübeleri bir noktada birlestirip, halk gerçekligimize ulasmaliyiz.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELEDEN NE ANLIYORUZ
Ulusal kurtulus mücedelesini örgütleyen, tüm güçler belli bir asamadan geçtikten sonra, örgütlenmedeki bilinci yakalayabiliyorlar. Bu sürece yogun bir katilimdan ziyade, bu yola çikma kararligini gösteren unsurlardaki, kararlilik ve sorunlara yaklasimlaridir. Bir çok Ulusal hareket, çikisi bir kaç insanla sinirlidir ama kararli bir duruslari vardir ve bu durus onlari zamanla halk hareketi haline getirmektedir. Yaptigimiz isler az olabilir ama örgütlü ve planli çikisimiz bu süreci yakalamamizida zamanla berberinde getirecektir. Bunu mutlaka basarmamiz gerekiyor. Dünden bugünümüzü hiç çekinmeden ve herhangi bir kaygiya mahal vermeden açik yüreklikle tartismaliyiz. Slogan örgütü olmak yerine halk gerçekligimizle birlesme yollarini aramaliyiz. Çünkü bizim ele aldigimiz sorun mazlum bir halkin Zaza halkinin sorunudur. Bir halkin mücadelesinde dogru perspektifler yaklanmazsa, mebal altinda kalinir ve bunun hesabini da vermek güçlesir. Bizi askari müstereklerde birlestiren, dilimiz ve halk gerçekligimizdir. Yani biz bir halk ve külür örgütlenmesinin kosullarini yaratmaliyiz. Bugün ölümün esiginde olan bir uygarlik söz konusudur. Hile ve entrikalar yalin gerçekligiyle ortadir. Korkunç inkar ve imha dönemini yasiyoruz ve bu imhaya karsi durmak Zaza olmakla birlikte, bir insanlik görevidir. Bu felakete hep birlikte dur demeliyiz ve sorunlarimizbirlikte hal etme yoluna gitmeliyiz. Biz ancak bu sekilde ülke içi ve uluslararasi planda sorunlarimizi gündemlestirebiliriz. Biz yine ortak irademizle ortadoguda halkimizin temsilini yakalayabiliriz. Tüm Zaza yurtseverleri kendi aralarindaki basit tartisma ve kirginliklari bir yana birakip, dostça kardesçe, örgütlü mücadelede yerlerini almalidirlar.
ÖNCE KENDÍ ÍÇÍMÍZDE ÍSTÍKRARI SAGLAMALIYIZ
Öncellikle insan kendi savunduklarina ne derece baglidir ve savundugu fikirlere ne derece katki sunabiliyor, bunun muhasebesini iyi bir sekilde yapabilmelidir ki, fikirleri toplum içinde itibar bulsun. Ínsanin teori ve pratiki, insanin aynasidir. Kitleler bu ayna içinde dogru ve yanlislari gayet rahat görebilirler. Kitlelere hak ve hukukunu savunma çagrisi yapanlar, önce kendileri bu hak- hukukun korunmasi için ne derece eylemlik içerisindedirler, orta yere koymalidirlar. Sürekli Zaza halkina birlik çagrisi yapan ve onlari bir an önce gaspedilen haklarini geri alabilmeleri için eyleme davet eden bizler, gerçekten bugünkü durusumuzla buna cevap verme ve rehber olma durumundayizmi? Kendi kisisel görüsümü söylersem, tek kelimeyle hayir. Kendi içinde istikrari saglamayan bir hareket, kitlelere eylem mesaji gönderiyorsa, kitlelere iyilik degil kötülük ediyordur. Su asamada kitle eylemlikleri yerine kendi içimizde birlik ve beraberligi nasil yakalayabiliriz, onu tartismaliyiz. Ve bu birligin kisa zamanda saglanabilmesi içinde kendi aramizda yogun fikir alisverisinde bulunmaliyiz. Biraraya gelmek çok önemlidir, ama alinacak kararlari hayata geçirdigimiz zaman dahada önemlilik arz edecektir. Keza zaman, zaman bu türden girisimlerimiz oldu, toplantilarda bir çok konulari tartisarak çözüm önerileri getirdik. Toplantilarda getirdigimiz öneriler, taslaklastirilarak program halinde getirildi. Ne yazik ki, toplantilarda aldigimiz kararlari birlikte götürme yerine toplanti salonunda terk etmeyi yegledik. Bazi arkadaslar bunun tersini iddia edebilirler, ben onlarin degerlendirmelerine saygi duyarim, ama kendi degerlendirmelerimide ifade etmekte terredüt etmem. Aslinda amacim burada kimseyi küçümsek degil, tamtersine zaaflarimizi otaya koyarak, halk mücadelemizde dogru perspektiflerin yakalanmasina hizmet etmektir. Dolayisiyla yukardada izah etmeye çalistigim gibi, biz önce, Zaza halkinin özgürlük mücadelesine ne derece bagliyiz ve kitlelre örnek olabilecek ne tür faaliyetlerimiz olmustur. Eger elle tutulabilir, gözle görülebilir bir atilim varise, zaten kitleler bu gerçeklik etrafinda bütünleseceklerdir.
ZAZA ULUSAL KONGRESÍ TARÍHI BÍR ADIMDI
Bizim diger bir zaafimizda, kazanimlara sahip çikma yerine, onu yikarak silbastan baslama anlayisidir. Oysa ortada bir çaba ve bu çabanin getirdigi bir kazanim var, bunu dahada güçlendirerek ileriye tasimamiz gerekirken, biz aksi bir durus sergiliyoruz. Bir yayin çikariyoruz, her toplantida bunun kapatilip, baska bir yayinin çikarilmasi kararlastiriliyor. Bunu anlamak ve çözmek mümkün degildir. Bir yapiyi yikmak yerine onu dahada güçlendirmek durumu ortadayken, yeni bir isime ne gerek var? Bu baglamdada yaptigimiz hatalar, kitlelerle bütünlesmemizi ve çevre trafindan kaale alinmamizi engellemistir. Biz aldigimiz kararlari, ideolojik ve politik kararligimizla dahada ileriye tasimamiz gerekirken, hep onlari yikma zeminlerini hazirlayanlara seyirci kaldik. Bu konuda biraz geriye gidersek, Ayre-Piya çikariliyor, Ebubekir Pamukçu`nun ölümünden sonra sadece 15. Sayisi çikarilabiliniyor. Ardi sira Zazaistan, Rastiye, Ware, Tija Sodiri, Kormiskan, ZazaPress, Venge Zazaistan dergileri çikariliyor ve bir dönem sonra kapatiliyor. Bu dergileri kapatma sebebleri salt ekonomik durumla açiklanamaz, bana göre bu dergilere karsi yogun ilgi göstermedigimizden dolayi bir dönem sonra kapanmak zorunda kalmislardir. Oysa bu dergilerimize sahip çikabilseydik, ve bu dergilerde halkimiza mücadele perspektiflerimizi ölçülü bir sekilde sunabilseydik, belkide mücadelemiz dost ve düsman tarafindan daha iyi anlasilacakti. Sürekli daha kaliteli bir dergi, yeni bir isim tartismalari yerine varolani güçlendirmek bizleri dahada ileriye götürecektir. Çünkü yiktigimiz bir yapi üzerine, ne yazik ki, daha iyisini kuramiyoruz ve bir dönem sonra bu emeklerimizde yok oluyor. Biz gerçekten birlik olmak istiyorsak, bu alandaki kararligimizi ortaya koymaliyiz. Zaza Ulusal Kongresi bir kazanimdir ve bizler bu kazanimi yikmak yerine, onu dahada güçlendirerek, ileriye tasimaliyiz. Zaza Ulusal Kongresi`nin biran önce toparlayip, bu konuda inandirici çikislar yapmaliyiz. Tabiki bu görevi omuzlamak çok zordur, ama yillarin birikim ve tecrübesine sahip, aydin insanlarimizda vardir. Aydin insanlarimiz olayi uzaktan izleme yerine, bizzat olaylarin içine girip, hareketin dogru bir çikisi yaklamasina yardim sunmalidirlar. Halkimizin beklentisine cevap vermek aydin insanlarimizin görevidir . Aydin insanalimiz meseleyi ciddiyetle ele aldiklari zaman, halkimizdan gerekli sicakligi ve karsiligi bulacaktirlar.
ÇÍZGÍMÍZÍ NETLESTÍRMELÍYÍZ
Zaza hareketi, hiç bir zaman net bir siyasi çizgiye ulasamadi. Zaza hareketindeki netsizlik, mücadeleyi dar bir çerçeveye haps etmeyi de beraberinde getirdi. Zaza aydinlarihiç bir bir zaman örgütlü denebilecek bir iradeyi yakalayamadilar. Zaza halkinin mücadelesini örgütleme çabasi içinde olan arkadaslar, Zaza halkinin sorunlarina rehber olabilecek bir program üretme becerikliligini bile gösteremediler. Örgütlü ve programli bir yapiya uyum saglamayan Zaza aydinlari, herkes kendi penceresinden, demokratik merkezyetçilik ilkesini içlerine sindiremeyerek, sürekli günübirlik ve andaki düsüncelerini ortaya koymaya çalistilar. Bu daginik yapiyi giderme amacina yönelik, yapilan hiç bir toplanti ve konferansta sonuç getirmedi. Zaza hareketi, 20 yili askin bir süreyi geride birakirken, hala çözüm üretmekten uzaktir. Zaza hareketi kendi içinde siyasi çizgisini netlestirmeden, dost ve düsman tarafindan hiç bir kosulda kaale alinmayacagini bilmelidir. Daha öcede önemle vurgulamaya calistigim gibi, elbetteki içimizde bazi arkadaslarimizin kisisel gayretleri küçümsenemez. Zaza halkinin özgürlük mücadelesine canla basla emek veren arkadaslarin çabalari bizim için önemli ve degerlidir. Bizim burada önemle vurgulamak istedigimiz husus, hareketi ortak iradeyi temsil edebilecek örgütlü bir yapiya kavusturmaktir. Yani plan ve programimizla kitlelere mesaj ulastirabilecek bir yapinin insa edilmesidir. Gelismelere karsi ortak iradenin cevap olma durumudur. Zaza aydinlari içlerindeki düsünceleri maraza dönüstürmeden, örgütlü mücadeleye deste biçiminde sunmalidirlar. B u daginiklik ve nemelazimcilik büyük bir sorun olarak önümüzde duruyor. Biz Zaza halkinin sorunlariyla mesgul oluyorsak, bu sorunlarin çözümüne iliskin ciddi adimlar atmaliyiz. Hiç bir noktada anlasamasak bile, Zaza halkina ve diline özgürlük istemi etrafinda birlesebiliriz. Çünkü bizim için en acil olanda budur.
Bitti
Saygilarimla
Ferhat Pak
http://www.radiozaza.de/ZAZA%20GAZETE/FERHAT%20PAK/D%CDL%CD%20%CDNKAR%20B%CDR%20COGRAFYAYI%20%CDNKARDIR.htm
|
Cevapla:
Bütün konular: 301 Bütün postalar: 672 Bütün kullanıcılar: 736 Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse 
|
|
|
|
|
|
|
Bütün hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
|
|
|
|
|
|
|
|