Serê na dinade theyr u thur zonê xo de waneno. Qılancıke qiştnena, hes lımeno, kutık laweno, verg zurreno, ga qorreno, bıze qırrena, phepug waneno. Vas hencê xo sere rewino. Kam ke aslê xo inkar keno, wele erzeno rêça xo sono.
   
  SIMA XÊR AMÊ! DERSİM ZAZA PLATFORMUNA HOŞ GELDİNİZ!
  Alişer Efendi
 



      Yakın tarihin esrarla örtülü hâdiseleri 
                         ve 
             Koçkirili Alişir



Dersim
Araştırmaları için son derece önemli bir dergi Tarih dünyasından Alişer Efendi hakkında yazılan ve çok araştırmacı tarafindan atıfta bulunulan yazı, olduğu gibi orijinal bir şekilde aşağıdadır, fotoğraflarıyla birlikte.


Dergi genelde Osmanlı tarihini araştıran,
kendi zamanında “kaliteli” bir dergi olarak nitelendirebilinir ama biz Dersimliler için önemli olan dergiyi çıkaranlar olmalı.

Bunlardan biri Jandarma Albayı Nazmi Sevgen ve diğeri de Niyazi Ahmet Banoglu'dur.

Banoglu gazateci-ajan sıfatıyla katliama katılanlardandır.

Bu iki şahıs da Dersim jenosidinde aktif rol oynamışlardır.

 
Jandarma Albayı Nazmi Sevgen asker kökenli bir aileden
gelmektedir ve sıradan biri degildir. O, Dersimle diyebiliriz ki yaşamı boyunca uğraşan askerlerden biridir.  Uzmanlik alanı istihbarattir. Alişer Efendi'nin ölümünü büyük ihtimal planlıyandır. Alişer Efendi katledildikten sonra onun kitaplarına, el yazma defterlerine ve diğer eşyalarına el koyan, Türk devleti adına gene Jandarma Albayı Nazmi Sevgen'i görmekteyiz. Elimizde olan bir kaç şiiri yayınlayan da odur...


Alişer Efendi'nin kesik başının fotoğrafını büyük
ihtimal çeken de Jandarma Albayı Nazmi Sevgen'dir. 

Sevgen'in yazılarından biliyoruz ki, o Dersim'in her şeyiyle ilgilenmiş ve belgelemiştir.


Dersim janosidinde önemli rol oynıyan bu adamı tanımak gerek...

www.dersim.biz

Kaynak: Tarih Dünyası, Tarih: Yıl 1 - Sayı 9 - 15 Ağustos 1951
Kaleme alan :Jandarma Albayı Nazmi Sevgen


 

 

tmp9A-1

Dersim'in erkânı harbi diye anılan Alişir'i öldüren gene Dersimli Zeynel

 

Yakın tarihin esrarla örtülü hâdiseleri 
                         ve 
             Koçkirili Alişir

 

Bu yazı, yakın tarihin şimdiye kadar bir esrar perdesiyle örtülü kalan Dersim isyanının içyüzünü aydınlatmaktadır ve bu isyanın 
elebaşılarından Alişir hakkında şayanı dikkat malûmat vermektedir.

Şimdiye kadar hiçbir yerde neşredilmemiş malûmatı ihtiva eden yazı, aynı zamanda Cumhuriyet devri tarihini yazacak istikbalin tarihçisine son derece meraklı ve faydalı 
vesika teşkil edecektir.

 

Yazan: NAZMİ SEVGEN

 

(Yazı ve resimlerin iktibas hakkı mahfuzdur).

 

Dersim'in tarihçei seyyiatında böyle bir isim de vardır:

Alişir, öldüğü zaman «-9 Temmuz 1937» tahminen elli beş yaşlarında idi. Alişiri ilk defa siyaset ve mel'anet sahasında, Koçgiri aşireti reisi Mustafa (Paşa) nın kâtibi olarak görüyoruz. Dersim havalisinde tanınması, birinci Büyük Harpte Erzincan'da Ruslarla teşriki mesai ettiği zamana tesadüf eder. Erzincanda Ruslar'ın et müteahhidi olarak ortaya çıkan Alişir, Rus komutanlığından orduya sığır mubayaa etmek üzere yediyüz Türk altını, yanına da bir manga kadar Rus askeri ve or mekkâre almış, Munzur dağlarını aştıktan sonra Ruslar'ın elinden hayvanlarını gasb ve askerlerden de üçünü esir ederek Dersim'e yürümüştür. Bu hâdise, esasen Türk düşmanı olan Erzincan'daki Rus komutanı Lahof'un büsbütün Türkler aleyhine harekete geçmesine sebep olmuştur.*

 clip_image004

 
Alişir, karısı Zarife ile, dağlarda silâhlı gezdikleri zaman


Alişir, Dersim'e geldikten sonra «Ovacık'» daki milis alayının kâtibi olmuş, alayın Rusları önlemek üzere Munzur dağının takasına hareketinde beraber gitmiş, bir müddet de »Sebil Baba Dağı«nda
kalmıştır.

 

Büyük Harpten sonra Koçkiri'ye avdet eden Alişir, eski vazifesi olan Koçgiri Aşireti Reisi Mustafa «Paşa» nın oğlu Alişan Bey'in kâtibliğini deruhde etmiştir. İşte Alişiri burada, memleket ve devlet aleyhindeki hareketlerin başında bir dimağ olarak görmek üzereyiz. Alişiri, Koçgiri Aşireti Reisi Mustafa «Paşa» kendisinde bazı istidadlar görerek yetiştirmiş, onu bilhassa sık sık Dersim'e göndererek Dersim aşiretleri üzerinde müessir ve faal olmasını temin etmiştir.

 

Alişir; zeki, fesadcı ve cesurdur. Çok güzel Türkçe okur, yazar. Dersim'de elimize geçmiş bir çok siyasî ve hicvâmiz manzumeleri vardır. Kendisine bu diyarın halaskarı süsünü vermiş, daima öyle görünmek istemiştir. Onda Kürdlük fikir ve emelleri de vardır. İşte bu fikir ve emellerdir ki, büyük harp mütarekesini müteakip Alişiri, bütün kirli ve fesadcı emeller ile ortaya çıkarmıştır.

 

Sevr muahedesine, Kürdler'in ekseriyet teşkil ettikleri yerlere muhtariyet idare verileceği mealinde bir madde konulmuş olması Kürdleri ümidlere düşürmüştü. Bu sırada Koçgirili Mustafa «Paşa» nın oğlu Haydar Bey İstanbul'a giderek Kürd Teali Cemiyetine girmiş, Koçgiri'ye avdetinde «Ümraniye» de cemiyetin bir şubesini açmıştı. Şubenin riyasetini de deruhde eden Haydar Bey, Dersim'deki aşiret reisleri ile sair müteneffizleri, Koçgiri'nin ileri gelenlerini cemiyete kaydetmiş, Kürd amaline müteallik eserlerle beraber cemiyetin naşiri efkârı olan Kürdçe «Jin» gazetesini de getirterek işe bu noktadan hız vermişti. İyi bilmek lâzımdır ki, Haydar Bey bu işleri yapacak, başarabilecek bir adam değildir. Perdenin arkasında Alişir vardır, asıl faal, muharrik olan odur.

 

Nihayet Alişiri, 1920 senesi Martında maskelerini atarak, hakikî siyasî hüviyeti ile Dersim'de Ovacık ve Hozat'ta halka tahrikâmiz hitabeler verirken görüyoruz. Yanında Refahiye'nin Şadilli aşireti Reisi (Paşa Bey) ve arkadaşları var. Alişir, bu cür'eti Kürd Teali Cemiyeti Reisi Abdülkadir'den almıştır. Çünkü Dersim'e gelmeden bir müddet evvel, Koçkiri'nin Armudan köyünden Mıgırdıç isminde bir Ermeniyi sureti mahsusada İstanbul'a göndermiş, bu vasıta ile Seyyid Abdülkadir'den talimat almıştır.

 

Alişir, Dersim'deki konuşmalarını Türkçe yapmıştır. Dersimliler ve Koçgirililer «Zaza»ca konuşurlar. Fakat aralarında lehçe farkı vardır. Bu sebeple Koçgirili Zaza, Dersimli Zaza'nın söylediğini anlayamaz, (1). Alişir, Kürdçe de yazmış, şiirler söylemiştir. Bunlar da ayni sebeple Dersim'de yer tutmamış, okunamamış, bellenememiştir. Bunun içindir ki, Alişir'in fikrî faaliyeti Dersimi çorak bulmuştur.

 

Alişir; fesadcı sözleri ile Ovacık ve 
Hozat'ta tahmin ettiği 
alâka ve temayülü 
bulamamıştır.

 

(Muhterem okuyucularımıza, yakında bu 
sahifelerde Zaza tarihi,
folkloru, lisanı 
hakkında uzun boylu malûmat vereceğiz).

 

clip_image006 

Alişi'rin uzun müddet sığındığı Munzur dağları ve içine girilmez mağaraları

 

Dersim denizinde fırtına ancak kendi reislerinin işareti ile kopar. Zaten Dersimliler daha evvel, büyük devletlere telgraf çekerek Osmanlı hükümetinden ayrılmak istemediklerini bildirmişlerdi. Alişir, buna da bir sebep bulmakta gecikmedi. Denildi ki, Osmanlı memurlarının tesiri ile, Dersimliler hakikî emellerini izhar edememişlerdir. Maksadları müstakil Kürdistan Hükümetine iltihak etmek ve onun özünü teşkil etmektir. Alişir tarafından bu mealde hazırlanan muhtıra Kürd Teali cemiyeti vasıtasile büyük devletlere gönderildi. Ne garip tecellidir ki, bu sırada Koçgiri aşireti reislerinden Alişan Bey Refahiye kaymakamlığı vekâletinde bulunuyor, kardeşi Haydar Bey'in ve bilhassa Alişir'in siyasî faaliyetlerinden güya habersiz, onlarla tamamen alâkasız bulunuyordu.

 

Alişir'in Dersim'de ektiği fesad tohumları bu sırada filiz vermeğe, tesirini göstermeğe başladı. «Ezcümle Ovacık kazasının Tarpazin (Çarpazın, Zazaca Çırpazine; yeni adı Arslandoğmuş, nb) nahiyesi eski Müdürü Mustafa Ağa, Kemah köylerine gelerek asker toplanmasına Padişahın emri olmadığını, Dersimlilerin asker vermiyeceklerini, Kemahlıların da vermemelerini» tenbih etti ve bunu temine çalıştı. Artık isyan fikri umumileşmişti.

Elâziz Vilâyetinden, garbî Dersim aşiretlerine bir nasihat hey'eti gönderildi. Hey'etin izamını zaaf nişanesi addeden Şeyh Hasanlı ağaları, giden zevata karşı çok barid davrandılar ve şu yolda cevap verdiler:

(Sevr muahedesi mucibince Elâziz, Diyarıbekir, Bitlis, Van vilâyetlerinde müstakil bir Kürdistan teşekkül etmesi lâzım geliyor. Bu teşkil edilmelidir. Aksi takdirde bu hakkı silâh kuvveti ile alacağız.) dediler. Birkaç bin Dersimli'nin Sivas vilâyetine hücum ve orayı işgalden sonra Ankara üzerine yürüyeceklerini ifşa eylediler ve faaliyete girişerek her tarafta yağmacılığa başladılar. Ezcümle Belican nahiyesinin Karaibo köyünden Deli Esad oğlu Rıfat yirmi kadar avenesile, ahalisi Türk olan Günlü çiftliğini bastı, sekenesinin bir çoğunu öldürdükten, emvalini de yağma ettikten sonra çiftlik halkına hitaben: «Siz Ermenilere yaptınız, biz de size yapıyoruz. Dersim aşiretleri geliyor. Biz Sivası işgal edeceğiz ve sonra Ankara'ya gidip millî hükümeti «buna kongre diyorlardı» de devireceğiz.» dedi.

 

20 Teşrinievvel - 1336  (2 Kasım 1920, nb) tarihinde Dersim aşiretlerinden Bezgâr aşireti şakileri Giresundan Kemaliyeye gelmekte olan bir yolcu kafilesini Kuruçay'ın Kımhu mevkiinde soydular. Civarda askerî kuvvetler olmadığından Refahiye Kaymakam vekili Alişan Bey yüz kadar atlı ile güya bu eşkiyanın tedibine gitti. Fakat bunları tedibe bedel, talan edilen eşya ve emvalin mühim bir kısmını kendine ayırarak maiyetinden on iki atlı ile Dersim'e savuştu.» (2)

 

Koçgiri hâdisesinin teşrihi ve izahı mevzuumuza dahil değildir. Bu sebeple biz yine Alişir'in siyasî faaliyet ve şekavetini takip ve hulâsa etmeğe devam ediyoruz.

 

Koçgiri hâdisesinin başlangıcında Alişir de Efendisi Alişan Bey gibi yine Dersim'e geldi. Çünkü Koçgiri hazırdı. Koçgiri ile beraber Dersimi de hazırlamak ve müştereken harekete geçirmek lâzımdı.

 

Nihayet Alişir, naili meram olmuştu. 8 Mart - 1921 de Koç uşağı aşireti Reisi Bra İbrahim'i tahrik ederek onu iki yüz kadar avenesi ile beraberine alıp Kemah'ın Hoğus köyüne gelmiş, Polis Munzur namındaki sergerdeyi yüz kadar maiyetile Üskübürk köyüne sevketmişti. Bu sırada o havalide bulunan Kemah Kaymakamı ile jandarma komutanını bir baskınla esir etmişler ve 9 Mart - 1921 günü her iki eşkıya kümesi Terkilok köyünde yerleştikten sonra bu mıntakada faaliyetlerine devam etmişlerdir.

 

Kuruçay Kaymakamı Talât Beyin Kuruçay'ın Sime köyünde bulunduğunu haber alan eşkiya, oraya yürüyerek Talât Beyi tutmuş ve soymuşlardır. Cür'etlerini arttıran bu hâdise üzerine Kuruçay'a yürümüşler, hükümet dairelerini yağma ve memurları esir ederek alıp götürmüşlerdir. 

Bu mel'unane ve bâğiyane hareketlerin sebep ve âmili Alişir'dir. Mevcudu beş yüze yakın olan ve Alişir'in komutasında bulunan bu güruhu 14 Mart - 1921 de Ümraniye'ye yürürken görüyoruz. Alişir'in peşine takıp sürüklediği Dersim kuvayi -muavenesi! Koçgirinin merkezine doğru yaklaşmaktadır.

 

Dikkate şayandır ki, âsilerin Büyük Millet Meclisine çektikleri telgraf da Alişir'in de imzası vardır. Kendisine çok cazib bir de sıfat eklemiştir: Sâdattan Alişir... Telgrafın suretini veriyoruz. Çünkü bu Alişîr'in kaleminden çıkmıştır. O, böyle bir yazı işini 27 Mart-1937 tarihinde Sin'e vukubulan taarruzu müteakip, maslûb Seyyid Rıza'nın Elâzığ'da dördüncü umumî müfettişliğe gönderdiği arizeyi de yazmak sureti ile tekrar yapmıştır. Böyle 
siyasî ve manalı yazılarda melekesi vardır:

 

clip_image008 

Alişir ile karısını öldürmek için Zeynel ile beraber hareket eden ve Zarife'nin bir kurşunu ile ölen Vank'lı Efendi


(1). "Dersimliler ve Koçgirililer 'Zazaca' konuşurlar. Fakat aralarında lehçe farkı vardır. Bu sebeple Koçgirili Zaza, Dersimli Zaza'nın söylediğini anlayamaz" şeklindeki belirleme, gerçeği tam olarak yansıtmamaktadır. Büyük çoğunluğu Zazaca konuşan Dersimlilerin aksine, Koçgirililerin, büyük çoğunluğu Kurmanci (Kürtçe) konuşmaktadır. Alişer Efendi'nin de anadilinin Kürtçe (Kurmanci) olduğu bilinmektedir, (nb, MT).

(2) Erzincan, Ali Kemalî, sahife 154  
 

"Büyük Millet Meclisi Riyasetine  

Nefsi Zara hariç olmak üzere ekseriyeti azimes! Kürdlerle meskûn olan Koçgiri kaza ile Divriği, Refahiye, Kuruçay, Kemah kazalarının mümtaz bir vilâyet haline ifrağ ve teşkil ile yerli Kürdlerden bir valinin
tayini, memurini adliye ve mülkiyenin yine vazifeleri başında bulunması.

 

Koçgiri Aşireti Reisi Mehmed Naki

Sâdattan Dersim Aşairi Rüesasından Alişir

Muştama, Seyid Han, Mahmut Munzur

 

Nihayet devletin kahir ve kadir eli 24 Nisan 1921 de Koçgiri hâdisesini yerinde söndürmüş, Alişir de mukadder olan âkibetinden bir müddet için kendisini kurtararak Dersim'e firar ve iltica etmişti. Dersim'e firar tarihi olan Nisan 1921 den ölüm tarihi olan 9 Temmuz 1937 tarihine kadar on altı sene zarfında Alişir, Tunceli'de hemen hiç bir siyasî faaliyette bulunmamış, fakat o tarihten itibaren maslûb Seyyid Rıza'nın da yanından ayrılmamıştır. Bu sebeple onu yine maskelenmiş olarak Seyyid Rıza'nın arkasında görmek kabildir. Bu sırada fırsat buldukça gizliden gizliye halkı tahrik ve teşciden fariğ olmamıştır. Onun biraz da tahrikâmiz olan Dersim hakkındaki şu manzumesi fikri mel'unanesinin bariz bir tezahürüdür:

 

clip_image010 


Alişirin ibret verici akıbeti: Başı, 
Zeynel tarafından kesildikten sonra...

Gönül gel gezelim Munzur dağını
Ne hoş memlekettir ili Dersim'in
Seyran eyliyelim Sultan dağını (1)
Ne hoş çiçektir gülü Dersim'in


Nice Padişahlar geldi cihan'a 
İli almak için düştü gümana (2) 
Her bir bir çeşit atmış bir yana
Kesilmemiş kıylü kali Dersim'in 

               * * *

Arslanlar yurdudur tilkiler girmez
Gerçekler sırrıdır akıllar ermez
Evliyalar gülüdür zalimler dermez (3)
Ona bağlıdır yolu Dersimin

* * *

Merdan-ı Hüdaya kim ki yaklaşır
İmdada kavuşur, hemen ulaşır
Cûşa gelir, şimşek gibi savaşır
Etrafı yıkar seli Dersim'in

Aşair cömerd Hakkın rahına
Sultan Munzur durmuş kıblegâhına
Sultan Baba derler onun Şahına
Atılır topları beli (4) Dersimin

         * * *                                 

Taki'nin Şeyh Ahmed ced-i âlâsı
Seyyid ile Şeyh Hasan onun binası
Şükür Hakka geçmiş onların duası
Cümleye üstündür eli Dersim'in

 

Son kit'ada işaret ettiği «Taki»; nazmda kullandığı mahlasıdır. Alişir, yazılarında «Hatayı» mahlasını kullanan ve Azarî lehcesi ile* yazmış olan Şah İsmail Safevî'nin tesiri altındadır. Onu taklide yeltenmiştir. Yukarıya nakledilen «Dersim» manzumesi bu tesir ve taklidi çok güzel göstermektedir. Şah İsmail Safevî'nin:

"Gönül ne gezersün seyran yerinde,
 
Alemde herşeyün olmayunca" 

diye başlıyan bir nefesine, «Dersim»  manzumesi ne
kadar benzemektedir. 

Alişir, mütareke günlerinde Koçgiri'den Dersim'e geldiği zaman yeni teşekkül etmekte olan millî hükümeti tezyif için şöyle birkaç Mısra da uydurmuş, bunu bir müddet elindeki sazına da söyletmiştir:

(Devamı 395 inci sahifede)

(1)  Mecmuamızın gelecek sayısında okuyacağınız «Celâleddin Havariz Şah — Tacik Baba» isimli yazımızdaki Tacik Baba dağının bir adı da «Sultan Dağı»dır. Manzumenin biraz aşağısındaki «Sultan Baba» da yine ayni dağdır. 
(2)  İşkil, zan, şüphe,
(3)  Dermek: Toplamak,
(4) Beli: Evet.

clip_image012 

Alişirin kendisine manzum bir mektup yazdığı Bahtiyar aşireti reisinin oğlu şaki ve maktul
Şahin Fethi

Koçkirili Alişir

Ayağımda kundura
Gittim, düştüm tandura 
Padişahın haberi yok
Bunu eden kongra

Alişir'in karısı Zarife de dikkate şayan bir tipdir. Kocasının mücadelesinde bu kadının tesiri çoktur. Kocasına silâhlı olarak her zaman refakat ve teşci etmiş, nihayet o da kocasile beraber mukadder âkibete ermiş, fakat bu anda dahi Vank'lı Efendi namında birisinin canına kıymıştır.

 

Alişir, Dersime geldikten sonra bir müddet Ovacık'ta, bir müddet Ağdat'da «bu köy Seyyid Rıza'nın doğduğu yerdir», Koç uşağı aşireti nezdinde kalmış, 1936 senesinde Abbasî uşağı aşireti mıntakasına gelerek 1936 kışını maslûb Seyyid Rıza'nın Şoson dağındaki damında ve kısmen de Vank köyünde geçirmiştir. 1937 senesi ilkbaharında Kafat köyü civarındaki mağaraya geçmiş ve orada muhafazai hayata çalışmıştır.

 

Koç ve Ferhad uşağı aşiretlerine karşı devletçe, yapılan harekât ve neticesini bir manzumede toplamak istemiş, bunda devleti keklik'le senbolize etmiştir. Kendi yazısı ile elde ettiğimiz bu manzumenin bir kısmının burada fotoğrafisini veriyoruz:

 

Alişir, Dersim'de iken Koçgiri'deki akrabası ile muhabere etmiştir. Bilhassa yeğeni Mustafa'nın dikkate şayan bir mektubu elimize geçmiştir. Mustafa mektubunda, amcasına nasihat etmekte, devletin atıfetine sığınarak af dilemesini, dağlarda dolaşmaktan vazgeçmesini, bilhassa Tunceli kanununun neşrinden istifade etmesini tavsiye ve rica etmektedir. Başkaları da ayni tavsiyelerde bulunmuşlardır. Metrûkâtı meyanında gördüğümüz bazı mektuplar bunu müeyyeddir. Fakat Alişir, mütemadiyen kaçmış, hesapsız seyyiatnın neticelerinden korkmuştur.

 

Alişir, Koçgiriden geldikten sonra Dersimde hiç bir işe karıştırılmamıştır. Bunun iki sebebi vardır:

1. Aşiret Reislerinin, Alişir'in mevkilerini işgal etmesinden korkarak onu yanlarına yaklaştırmamaları,

2. Dersimde aşiretlerin ancak reislerine bağlı bulunmaları.

Buna rağmen Dersimde herkes ondan «Alişir Efendi» diyerek hürmetle bahsederdi.

 

Son zamanlarda bir mikdar keçi ve koyun tedarik ederek bunlardan istihsal ettiği ve hariçten aldığı yağları Hozat'a sevketmek, satmak sureti ile menfaat temin etmeğe başlamıştı. Metruküti meyanında tesadüf ettiğimiz bir kaç mektup yağ alış verişini göstermektedir. Halktan zahire toplayarak geçinmeğe çalıştığına güzel ve manzum bir misal daha veriyoruz. Alişir bu mektubu, Bahtiyar Aşireti Reisi Yusuf Ağa'nın oğlu şaki ve maktul Şahin'e yazmıştır. Hitab dikkate şayandır:

 

Yusuf Cemil Bey Zade Şahin Fethi Beyefendiye

Ey hâin semavat, ey lem'ai şecaat,

âli hem-i menbaai sehavet

Zâtı kerem zatına eylerim arzı necat,

selâm ve , dualarla ihtiramat

Sensin ezelden muhibb-i hanedan 

Sana şâyestedir hem şöhret ve şân

*  * *

Namın lâyıktır sânına nam-ı Bahtiyar
Daim muîn olsun Hayder-i Kerrar

*  * *

Bu sene zuhur etti bir darlık 

Dağlarda yol işlemez mevsim karlık

* * *

İşte gönderdim Hazreti Teberi 

Elbette halimizden verecek haberi

* * *

Emanet zahiresini Butkâne (1)

Kaldırmasan köyden büyük iane

* * *

Ummamız budur zatınızdan bu sene

Hak kerimdir elbet gelecek sene

* * *

Ümid ile gönderdim bu manzum mektubu
Necabetin büyüktür bilirsiniz üslûbu

 

Alişir, 9 Temmuz - 1937 Cuma günü, Kafat köyü civarında karısı Zarife ile gizlenmiş olduğu mağarada, kendisi gibi Dersim'in tarihçei seyyiatında yeri ve adı bulunan Zeynel tarafından karısı ile beraber öldürülmek suretile mukadder akıbete ermiştir.

 

        Nazmi SEVGEN

(1) Bir köy ismi.

Düzenleyen: M. Tornêğeyali

Kaynak: Tarih Dünyası, Tarih: Yıl 1 Sayi 9, 15 Ağustos 1951

Kaleme alan : Jandarma Albayi Nazmi Sevgen

Aktarılan kaynak: Dersim.Biz_: http://www.dersim.biz/html/tmp9a.htm

 AliserEfendinin Vuruldugu Yer

 

Alişer Efendi ve Zarife Xanımın kurulan tuzak sonucu 
öldürüldükleri bölgenin/mağaranın şimdiki hali

Kaynak: Huseyin Elçi Arşivinden


 
  Bütün hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.  
 
Serê na dinade theyr u thur zonê xo de waneno. Qılancıke qiştnena, hes lımeno, kutık laweno, verg zurreno, ga qorreno, bıze qırrena, phepug waneno. Vas hencê xo sere rewino. Kam ke aslê xo inkar keno, wele erzeno rêça xo sono. Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden