Serê na dinade theyr u thur zonê xo de waneno. Qılancıke qiştnena, hes lımeno, kutık laweno, verg zurreno, ga qorreno, bıze qırrena, phepug waneno. Vas hencê xo sere rewino. Kam ke aslê xo inkar keno, wele erzeno rêça xo sono.
   
  SIMA XÊR AMÊ! DERSİM ZAZA PLATFORMUNA HOŞ GELDİNİZ!
  DERSİM DİRENİŞLERİ
 


 


DERSİM DİRENİŞLERİ-I 


ŞAH HÜSEYİN BEY ve TANZİMAT DÖNEMİNDE DERSİM


Osmanlı devletinde yenileşme (ıslahat) ve merkezileşme çabaları 19.yy’da yani 1800’lü yılların başında başlar. Bu, Padişah ll. Mahmut dönemine (1808-1839) tekabül eder, (1). Yarı-bağımsız beyliklerin ortadan kaldırlması politakasından Dersim’de nasibini alır. Resmi görüşe göre, Dersim’de var olan şey ‘derebeylik’ sistemi idi, (2).

Tanzimat döneminde Dersim’e Şah Hüseyin Bey (Sa Wuşên Beg) hükmetmektedir, (3). Osmanlı yönetimi, Dersimi denetim altına alabilmek için, Şah Hüseyin Beyi, İstanbul üzerinden Balkanlarda uzak bir yere, Vidin’e sürgün eder. Ancak Şah Hüseyin Bey, bir yolunu bulur ve Dersim’e geri döner, (4).

Resmi kayıtlara göre, bu sürgünün tarihi çok net değildir. 1863 yılına kadar Dersim’in tek hakimi olduğu belirtilen Şah Hüseyin Bey’in, bir ara sürgüne gönderildiği ve geri döndüğünde tekrar hükümranlığını sürdürdüğü ve 1863 yılı içinde vefat ettiği anlaşılmaktadır, (5).

Şah Hüseyin Bey ailesi, Dersim’de ‘mir ailesi’ (Çê Mirê Begi) olarak da bilinmektedir. Dersim’in bilinen ‘tek’ miridir, (6). Öncesi hakkında yeterli bilgi yoktur. Ailesi, kendi adıyla anılır (Çê Sa Wuşên Begi), yani ailesine adını veren kişidir. I. Şah Hüseyin Bey olarak da bilinir. Ölümünden sonra yerine geçen Ali Bey, Şah Hüseyin Bey’in oğludur. Resmi kayıtlara göre, ll. Şah Hüseyin Bey, Ali Bey’in yeğenidir. Bu durumda I. Şah Hüseyin Bey’in torunu olduğu anlaşılmaktadır, (7).

Şah Hüseyin Bey’in Dersim’in tek hakimi olduğu savı, çok iddialı bir belirleme olarak gözükmektedir. O’nun, Doğu Dersim’in tek hakimi olduğunu söylemek daha doğru ve gerçekçi olabilir. Çünkü, daha 1863 yılında Şeyh Süleyman ve Mansur Ağa’nın iç ve batı Dersim’de güç sahibi olduğunu görüyoruz, (8).

Şah Hüseyin Bey (Sa Wuşên Beg), Çarekan (Çareku) aşireti’nin ilk atası değilse de, beyliğin (mirliğin) kurucu ve en ünlü atası olarak bilinmektedir. Çareku (Çarek-ler/Çarekan-lar) Doğu Dersim’in en güçlü ve sözü geçen aşiretlerinin başında gelir. Şah Hüseyin Bey ailesi, bu tarihsel durumundan yararlanarak bölgedeki toprakların büyük bir kısmına sahip olmuştur. Halk arasında 365 köyü olduğu söylenir.

Çareku (Çarekler), bir Dersim Zaza (Kırmanc) aşiretidir. Ali Kemali’ye göre, efsanelerinde, bu adın kaynağı, ‘Çarik’ şeklinde yazdığı ‘Çarek’ sözcüğüdür, (8). Zazaca ‘Gao çar’ Türkçe’de ‘alnı beyaz öküz’ anlamına gelir. Çarek, ‘Çar’ kelimesinin bir biçimidir ve hemen hemen aynı anlamlara gelir. Yani ‘alnı beyaz’ ya da ‘beyaz alınlı.’ Ayrıca Zazaca ‘Çare’ Türkçe de ‘alın’ demektir, (10).

Şah Hüseyin bey dönemi ve öncesi hakkında fazla bir bilgi yoktur. Ancak yine de Şah Hüseyin Bey’in ölümünün, Dersim için bir dönüm noktası olduğu söylenebilir. Şah Hüseyin Bey’ın, Osmanlı boyunduruğuna boyun eğmediği anlaşılmaktadır. O, Dersim özgürlüğünün ve hükümranlığının timsalidir. Oysa yerine geçen oğlu Ali Bey, uzlaşmayı ve boyun eğmeyi seçmiştir. Dersim ‘Umum Müdürü’ unvanı ile mükafatlandırılmış ama Erzincan’da ikamet ettirilmiştir. Şah Hüseyin Bey’den sonraki dönem, Dersim’in boyunduruk altına alınma ve bu boyunduruğa karşı direnişler dönemi olarak da adlandırılabilir. Bu süreç, aralıklı harekatlar ve karşı direişlerle 1938’e kadar, Dersim’in TC tarafından tamamen kontrol altına alınmasına dek sürmüştür. Yaklaşık yüzyıllık bir sürece tekabül eden bu dönemin değerlendirilmesi, başka bir yazının konusu olabilir. Bu makaleyi, Şah Hüseyin Bey dönemine ait genel bilgiler ile sınırlayıp burada keserken, konuyla ilgili kaynaklara da kısaca değenmek istiyorum.

Şah Hüseyin Bey dönemi ve daha sonraki direnişler ile ilgili bilgilerin temel kaynağı, devlete ait resmi belgelerdir. Bunlar da esas olarak askeri yetkililer ve uzmanlar tarafından hazırlanmış olan raporlardan oluşmaktadır. 1800’lü yılların sonlarında ve 1900’lü yılların başlarında Dersim’in denetim altına alınması ile ilgili yazılmış olan önemli raporlar ve kararnameler mevcuttur. Birinci dünya savaşı yılları, Dersim sorununun geçici olarak ikinci plana düştüğü, bir ara dönem olmuştur. Ama Türk Cumhuriyet’nin kurulmasından hemen sonra Dersim sorunu, Türk devleti için gündemdeki öncelikli yerini almıştır. Devletin yeniden yapılandırılması ve organizasyonu temelinde idari yapılanmada ele alınan yerlerin başında, Dersim gelmektedir. Yoğun olarak 1924-25 yıllarında ele alınan konu, adım adım geliştirilip olgunlaştırılarak 1938’de esas olarak sonlandırılmıştır.

Dersim ile ilgili yazılı belgelerin en ciddi olanının, eski adıyla Jandarma Umum Komutanlığı (JUK), bugünkü adıyla Jandarma Genel Komutankığı (JGK) olan kuruluşun ‘Dersim’ adlı raporudur. Bu raporun 1920’li yılların ikinci yarısında hazırlandığı ve her yıl yeni bilgilerle zenginleştirildiği anlaşılmaktadır. Önceleri elli ve daha sonra çoğaltılarak yüz adet olarak basılıp elit kişilere dağıtıldığı anlaşılan rapor, zata mahsus ve gizli ibarelidir. Daha sonraları muhtemelen 1950’li-60’lı yıllarda dışarıya da sızdırılan rapor, tarihsiz olarak kitapçık halinde bastırılmıştır. 1998 yılında Kaynak yayınları tarafından yeni baskısı yapılmıştır.
Benim yararlandığım temel kaynak, bu rapor-kitapçık oldu. Daha sonraki dönemleri, 1937-38 harekatlarını da içeren ‘Genel Kurmay Belgelerinde Kürt İsyanları’ adlı kitapların ikinci cildindeki Dersim ile ilgi raporlar, bu kitapçıktaki bilgilerin devamı ve geliştirilmiş şeklidir. Dersim ile ilgili bilgilerin temel kaynaklarının hala devlet ve askeri yetkililerin, özellikle de Genel Kurmay Harp Tarihi Başkanlığı’nın hazırlamış olduğu raporlardan oluştuğu söylenebilir.

Dersim ile ilgili o dönemdeki bilgilerin bir çoğuna sahip olduğu anlaşılan Vet. Dr. M.N.Dersimi’de, Şah Hüseyin Bey hakkında ciddi hiç bir bilgiye rastlanamamaktadır. Ali Kemali’de konu ile ilgili yazmaktan ve bilgi vermekten kaçınır. N.Dersimi gibi bilgilerinin çoğu Ali Kemali’ye dayanan M.Şerif Fırat’da da konu ile ilgili bir şey bulunmaz. Bunun nedeni, Şah Hüseyin Bey ile ilgili zaten yetersiz olan bilgilerin sadece, raporlarda görüldüğü gibi askeri çevrelerle sınırlı olmasıdır. Lokal ve halka dayalı bilgilere de ulaşamayınca, konu bir muamma olarak kalmaktadır. Daha sonraki dönemde, konu ile ilgili yazanların esas olarak adı geçen raporlara dayandıkları anlaşılmakmaktadır.

Ebubekir Pamukçu, ‘Dersim Zaza Ayaklanmasının Tarihsel Kökenleri’ adlı çalışmasında, Şah Hüseyin Bey hakkında raporlarda geçen bilgiler ile çakışan genel şeyleri yazar. Ancak, Şah Hüseyin Bey’in sürgünüyle ilgili olarak, raporlarda geçmeyen ve bu anlamda çelişen 1963 tarihini verir. Raporlarda bu tarih, Şah Hüseyin Bey’in ölüm tarihi olarak geçmektedir. Bu tarih, doğru kabul edilirse, Şah Hüseyin Bey’in sürgünden döndükten sonra yaptıklarının, bu kısa sürede gerçekleşmesinin mümkün olmadığı ilk ciddi çelişkidir. Raporlardan haberdar olduğu anlaşılan E. Pamukçu, kaynak adı vermez..

M.Kalman, ‘Dersim Direnişleri’ adlı eserinde, E. Pamukçu’da da geçen aynı hatayı tekrarlar ama kaynak olarak ise ‘Dersim’ kitapçığını gösterir. Oysa Dersim adlı rapor-kitapda, Şah Hüseyin Bey’den “1863’e kadar Dersim’e hakim...” ve “...bu sırada vefat...’ ettiği, “...ve bir aralık tevkif edilerek İstanbul üzerinden Vidin’e sürülmüştür” diye bahsedilmektedir, (11). Bu sürgün tarihinin daha erken bir döneme tekabül ettiği tahmin edilebilir. M. Kalman, Türkçe yayınlanmış kaynaklar dışında, Antranik’in Dersim adlı kitabından yararlanmıştır. Bu eser önemli bir kaynak olmakla beraber olaylar, bir ‘hikaye’ gibi anlatılmıştır. Dolayısı ile hangi olayın ne zaman gerçekleştiği ayrı bir çalışmayı gerektirmektedir. Ayrıca M.Kalman, kaynak belirtmeden Şah Hüseyin Bey’in sürgünden döndükten sonra Tercan’a ‘müdür’ olarak atandığını da yazar, (12) . Şah Hüseyin Bey ve döneminden bahseden başka ciddi bir kaynağa ulaşamadım.

M. Tornêğeyali, 22.08.05



Notlar:

(1). Robert Olson, Kürt Milliyetçiliğinin Kaynakları ve Şeyh Sait İsyanı, sf. 21
(2). JGK’nın Raporu, Dersim, sf. 54/107
(3). Genel Kurmay Belgelerinde Kürt İsyanları, kitap.2/sf.159
(4). Age, sf. 107. Vidin, bugün Bulgaristan’da bir kenttir,
(5). Sürgün tarihi ve ne kadar kaldığı net değildir, age, sf. 108
(6). Farsça biçimi Mir olan kelime, Zazaca’da ‘Mire’ olarak söylenir. Baş,
kumandan, amir gibi anlamlara gelir, (TDK, Türkçe Sözlük). Osmanlı döneminde de kullanılan kelime, Türkçe’ye bey olarak girmiştir. Mir, Mire terimleri beyden öte, aslında ‘Beylerbeyi’ anlamına gelir. Nülifer Akbal’ın seslendirdiği bir türküde, Koçgirili Mustafa Paşa’dan da ‘miro’ (Mir/e) olarak söz edilmektedir.
(7). II. Şah Hüseyin Bey, Ali Bey’in yeğenidir, (age, sf. 109).
(8). Şeyh Süleyman ve Mansur Ağa hakkında fazla ayrıntı yoktur, age, sf. 108/109
(9). Ali Kemali, Erzincan, sf. 146
(10). Osmanlı dönemi yazım biçimlerini bir yana bırakırsak, cumhuriyet döneminin ilk bahsedenlerinden biri olan Ali Kemali, ‘Çarikli’ diye yazar, (age, sf. 161, 164, 416, vd.). Bu hatalı yazım biçimi, daha sonraki pek çok yazara kaynaklık etmiştir. M.Şerif Fırat, ‘Çarek’ ve ‘Çarık’ sözcüklerini karışık olarak kullanır, (D.İ. ve Varto Tarihi, sf. 27, 69,119, vd). M.N.Dersimi ise ‘Çarekan’ şeklinde yazmayı tercih eder. Osmanlı kaynaklarında ‘Çarıklı-Çarıklu’ ve ‘Çarıklı Uşağı’ ile ‘Çarıkânlı’ ve ‘Çarıkânlu’ şekillerinde geçmektedir, (C.Türkay, Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, sf. 33, 250, İşaret yy.). Zazace telaffuzu ‘Çareku’ olan çoğul haldeki terim, Türkçe’de ‘Çarekler’ veya eski biçimiyle ‘Çarekanlar’ anlamına gelir. Aidiyet belirten ‘Çarekız’ terimi Türkçe’de Çarekli ve çoğul biçimi olan ‘Çarekızu’ ise ‘Çarekliler’ anlamındadır.
(11). JGK’nın Raporu, Dersim, sf. 108
(12). M. Kalman, Dersim Direnişleri, sf. 61, Nujen yy.



http://f25.parsimony.net/forum62148/messages/22684.htm 

http://dersimzaza.blogcu.com/1535894/

http://www.iphpbb.com/board/ftopic-33096965nx69579-19.html

 
  Bütün hakları saklıdır. Kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.  
 
Serê na dinade theyr u thur zonê xo de waneno. Qılancıke qiştnena, hes lımeno, kutık laweno, verg zurreno, ga qorreno, bıze qırrena, phepug waneno. Vas hencê xo sere rewino. Kam ke aslê xo inkar keno, wele erzeno rêça xo sono. Diese Webseite wurde kostenlos mit Homepage-Baukasten.de erstellt. Willst du auch eine eigene Webseite?
Gratis anmelden